Yazarın Malatya Cezaevi'deki yaşantısından yola çıkarak yazdığı bu roman, ölümünden sonra yayımlanmış. Romanda zaman zaman anlatıcı, zaman zaman baş karakter Murat (Kemal Tahir) konuşmakta.
Murat, siyasi tutuklu olup cezaevinde müdür, gardiyanlar ve hükümlüler tarafından saygı görmekte olan bir yazardır. Dışarıdaki hayatında çapkınca bir tabiatı olsa da cezaevinde, kadın gardiyan ve kadın hükümlülerin kendisine olan düşkünlüklerini suistimal etmeyecek kadar iradesine hakim bir kişidir. Elinden geldiğince mahkumlara iyilik etmeye, tavsiyeler vermeye çalışarak hapishaneyi onlar için katlanılabilir bir yer haline getirmeye uğraşır.
Akıcı, güzel bir kitap. Tavsiye olunur.
Bir akıllı ihtiyar, "Gençliğimizdeki kusurlarımızı, yaşlılığımızda biz akıllandığımız için bırakmayız. Maalesef onlar bizi yavaş yavaş terk eder", demiş.
Allah'a, cennete, cehenneme inanmadan iyi olmak marifet... Öteki türlüsü alışveriş oluyor. Pazarlık oluyor. Yani Allah bile, kullarına boş boşuna söz geçiremeyeceğini anlamış da, 'Ey kullarım, iyi olursanız sizi cennete koyarım,' demiş.
"Dostoyevski, idama mahkum olmayı, ümitsizlikten gelen faciaların en büyüğü sayıyordu. Acaba ölümle şehvet arasında, o zamana kadar tahmin etmediği bir yakınlık mı vardı?"