Michael ulumak istemiyordu ama varlığının kimyası öyle bir yapıdaydı ki, elementler laboratuvarda birbirine nasıl tepki gösterirse o da müziğe öyle elinde olmayarak tepki gösteriyordu.
Köpek be, sana bir şey söyleyeyim mi, senin yerinde olmak isterdim. Alkole bulaşmamış bir gövdeyle rahat rahat oturuyorsun ne güzel. Benim malım olabilirsin, bana yirmi papel veren adamın malı olabilirsin; ama bir yığın şişemin malı olamazsın hiçbir zaman.
İnsan ruhu denen şeyin, belli yetenekleri, kimliği, kişiliği, bilinci yansıtan o gözle görülmez elle tutulmaz şeyin aynısı vardı Michael' da kuşkusuz..
Ama asıl başımı döndüren, midemi ağzıma getiren, her yüz hayvan gösterisinden doksan dokuzunun ardında bulunan ve duyulmaz bir sesle bas bas bağıran, soğukkanlı, bilinçli, bilerek, isteyerek yapılan zulüm ve işkencenin suskun sesiydi.