Kent
Dedin, “Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma, yıllarıma kıydığım, boşa harcadığım."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler bulamayacaksın.
Bu kent peşini bırakmayacak.
Aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede yaşlanacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer.
Bir başkasını umma - Bir gemi yok, bir yol yok sana.
Değil mi ki, hayatına kıydın burada bu küçücük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada,
Kuşkusuz, eskisi gibi değildi aşkları;
Günden güne azalmıştı o çekicilik,
aşkın çekiciliğinden çok az şey kalmıştı.
Ayrılamıyorlardı bir türlü.
Ama koşullar belki de Yazgı ikisini ayıran
bir sanatçı olarak belirmişti
duygularına gölge düşmeden.
Zaman onları değiştirmeden
birbirlerini eskisi gibi bilsinler diye hep.
yirmi dört yaşında, yakışıklı, genç bir adam.
Ama her şeyden önce, az konuşan biriydi.
Derin bir adam olmalı, diyordu herkes,
böylelerinin doğaldır az konuşması,
Ne, derin bir adamdı, ne de başka şey.
Sıradan, saçma sapan biriydi.