İyi değilim ama kötü de değilim. Havanın kapalı olup da yağamaması gibi. Sevinemiyorsun da üzülemiyorsun da. Böyle içinde bir şey eksik de anlayamıyorsun ama biliyorsun bunu. Arada kalmışlık, hiçlik, nedensizlik ve nereye gittiğini bilmemezlik. Bir karmaşanın içindeymiş gibi.
Büyütülen vites, tekrar büyütülen vites, son kez büyütülen vites, hızın ve rüzgarın etkisiyle ırkından beklenmeyecek bir sıcaklıkla yaklaşan kadının adamın sırtında yarattığı baskı, motorun ve rüzgarın tekdüze gürültüsünün ve iri grenli bir fotoğraf gibi sonsuz uzayan yolun hipnotize eden akışı, yaklaşık 210 km sonra kenarında durulan tuzlu bir göl, zeytinyağlı börlüce, haydari, duble rakı, bir bira, ilk anda iyi gelmeyen ama zamanla büyüyen orta halli bir seks ve tüm bunlardan önce o sabah aslında ilk kez, sahilde tanışmış iki insanin gülümsemesi...
Uykusuz bir gecenin sabahında dışarıya küçük bir yürüyüş, henüz ısınmamış bir hava güneş yükselmeden tepeye, pek bir yokuş ve evren bozumu bir mevsim sonu.