Yaşamanın, harekete geçmenin, bir şey yapmanın pek sana göre olmadığını hissediyorsun; sadece sürüp gitmek istiyorsun, sadece bekleyişi ve unutuşu istiyorsun.
Ancak geceleyin, karanlık iyice bastırınca çıkıyorsun sokağa, tıpkı fareler, kediler ve ucubeler gibi. Sokaklarda avare dolaşıyorsun, Grands Boulevards'daki küçük salaş sinemalara giriyorsun. Bazen bütün gece yürüyor, bazen bütün gün uyuyorsun.
Vazgeçemem sandığım insanlardan vazgeçtim, unutamam dediğim şeyleri unuttum, kaybetmekten koktuğum herkese kapıyı ben açtım. Bir gün bunları yaşayacağımı söyleselerdi inanmazdım. Ama iyi ki olmuş diyorum şimdi. Kimse ne kalbimde ne sırtımda yük değil artık.
Her şeye geçmiş olsun.