Bağımsızlık, bir ulusal kişiliktir. Uluslar dünyasında bir ulusun özgürlüğüdür. Birey için tek değer biliyorum ben, özgürlüktür bu ve bu değerin ulusa uygulanması bağımsızlıktır.
Eğer Kemalist aydınlar uyanık olsalardı örgütlenmiş olsalardı Atatürk'ün halk evleri kalesini vermezlerdi. Köy enstitüleri yıkılırken uyumazlardı. Köylerde okul yapımı durmuştu, utanmadan köy enstitülerinde yetişmiş halk çocuklarına komünist diyorlardı. Susuyorduk. Kimse ne halk evlerini ne enstitüleri ne de laikliği savunuyordu. Halkçılık çarşılarda meydanlarda parti ocaklarında soysuzlaştırılıyordu. Kasaba ağaları Atatürk devletçiliğinden de hınç almaya başladılar. Kasaba kadınları demokrasi adına kara kara giyinmeye başladılar. Anayasa Teşkilatı Esasiye döndü. Tarih kitaplarında İnönü Savaşları kaldırıldı, öğretim birliği bozuldu. Kuran dershaneleri mantarlar gibi çoğaldı. Bütün Kemalist miliiyetçilerine komünist denen günler geldi. Jurnalciler milliyetçi kesildiler. Ve az kalsın Atatürk Cumhuriyet'i de gidiyordu. Atatürkçülüğe ait her şeyi yıkıyorlardı. Ve bütün bunları 27 Mayıs'ta uyumayan nöbette duran bir Sakarya gecesinde gibi tetikte duran Atatürk'ün ordusu kurtardı."
"Fes müslüman özdeşliğinin ve ayrılığının son tabyasıydı. Fes gitmeliydi. Fes bir simgeydi. Bir alışkanlık simgesi değil sadece bir çağ geriliğinin ortaçağın yaşama yolunun simgesiydi. Evet hiçbir toplum başlığını değiştirerek birden bir çağdan bir çağa geçemez. Ama bir başka çağa bir ileri döneme geçmesi için de eski çağla olan bağlarının koparılması gerekir. Simgeyi yok eden bir çok şeyi de yok eder. Şapka değişiminde Atatürk ortaçağ simgesini ( Fes Osmanlı İslam ortaçağının simgesi sayılıyordu.) yok etmişti. Önemli olan budur.
"Cumhuriyet devrimlerine ordusuna başkaldıran dinsel akım Nakşibendilik idi. Atatürk bu bilinçle simgesel şapka değişimi için Nakşibendiliğin güçlü olduğu bir ortaçağ kenti Kastamonu'yu özellikle seçti."
"İnsanlık tarihinde ortaçağı yıktığı onaylanan İstanbul'un fethi, Osmanlı-İslam ortaçağının başlangıcı olmuştur. İnsanlığın her atılımı her aşaması her yeniliği her değişimi Osmanlı ortaçağının duruk yasakçı sınırlarında kalmıştır."
"1925'te Hukuk Mektebi'nin açılışında Atatürk şöyle konuşuyordu: Evrensel genel tarihin akışında Türklerin 1453 zaferini düşününüz. Bütün bir yeryüzü insanlığa karşı İstanbul'u sonsuza dek Türk toplumuna mâl etmiş olan güç,onları yenen güç ne yazık ki yaklaşık olarak aynı yollarda bulunmuş matbaa makinasını Türkiye'ye sokulmasını engelleyen hukuk ve din adamlarını yenememiştir."
"Sivas kongresinde delegeler açıktan ant içerler: Yurdun ve ulusun mutluluk ve kurtuluşundan başka hiçbir kişisel amaç izlemeyeceğime, İttihat ve Terakki'nin diriltilmesine çalışmayacağıma, var olan siyasal partilerden hiçbirinin siyasal isteklerine yardımcı olmayacağıma Allah'ı tanıklıyarak yemin ederim."
"Devrim yasası var olan tüm yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça başladığımız devrim ve yenileşme bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır." Atatürk
Bir ulus ki, uygarlıkta çağının üzerine çıkar, çağını aşar, o ulus tam bağımsız olur. Bir ulus etkilenmekten kurtulup, etkiler hale, etkileyici hale gelirse, dünya ortasında tam bağımsızlaşır.