Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gazi Paşa'ya Suikast

Kemeraltı

Zekeriya Yıldız

Kemeraltı Sözleri ve Alıntıları

Kemeraltı sözleri ve alıntılarını, Kemeraltı kitap alıntılarını, Kemeraltı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kara Kemal Bey... :((
- Ne bileyim. Bir yolu vardır elbet. Madem siyaset bunlara sökmüyor, madem söz ve yazı hürriyetini tümüyle susturdular...O zaman anladıkları dilden konuşmak lazım. - Neymiş anladıkları dil? - Az önce kendiniz söylediniz; hadiseler kendi şartlarını zorluyor. - Doğru, illa ki zorluyor. Lakin ikilik denilen illet tek taraflı oluşmaz. -
Sayfa 171 - Selis KitaplarKitabı okudu
"Kemal abi ne oluyor?" diye sormuştu. "Ne olacak deli oğlan" demişti kurt teşkilatçı, "Ankara safralardan kurtuluyor?" "Safra mı? Ne safrası Kemal abi? Biz kurtarıcıyız. İstiklal için canımızı ortaya koyduk. Bizim geçtiğimiz yollardan geçmeye cesaret edecek kaç kişi bulunur memlekette?" "Onun için tehlikelisiniz ya... Kontrol edilmez, laf dinlemez, ne zaman ne yapacağı belli olmaz serseri mayınlar gibisiniz. Sizin gibiler ortada dolaştıkça rahatsız olan çok olur?"
Sayfa 54 - Selis KitaplarKitabı okudu
Reklam
Kaderin ne garip cilveleri, feleğin ne acı oyunları vardı...
Sayfa 277 - Selis KitaplarKitabı okudu
İktidarı ele alıp tepeye oturanların, kendilerinden başka kimseyi düşündükleri yoktu. Güç kimdeyse Sultan oydu. Fikirdi, meclisti, siyasetti boşunaydı..
Sayfa 78 - Selis KitaplarKitabı okudu
Nevber Hanım...
- Ne kadar bahtiyar oldum bilemezsiniz. Lakin ortalık kötü... Nahak yere başınıza bir iş açılmasın. O sessiz, zayıf, çelimsiz kadın birden bire dikleşiverdi. - Ben Yakup Cemil'in koynuna girmiş kadınım doktor! Enver bile korkutamadı gözümü, bunlar mı korkutacak! Konuşurken bir dağ gibiydi. Sesinde yiğitliğin kendisi, duruşunda vakar ve asalet vardı. Doktor Nazım kendini alamadı. Bir cesaret abidesine dokunurmuş, bir nur halesine sarılırmış gibi sımsıkı sarıldı. Yıllardır tanıdığı anlı şanlı kocaman adamların mahkeme sa- lonlarında nasıl kaçıştıklarını, göz göze gelmemek için nasıl kıvrandıklarını gördükten sonra Nevber Hanımın bütün insanlığa yetecek büyüklükteki yüreğinde eriyip gitmek istiyordu. -Allah razı olsun! -Allah sizi korusun Nazım Bey! Sırf görmek için geldim. Bir emrin varsa çekinmeden söyle. Hiçbir yükün bana ağır gelmez.
Sayfa 378 - Selis KitaplarKitabı okudu
- Kılıç Ali! Her işiniz gibi ipiniz de çürükmüş!
Sayfa 327 - Selis KitaplarKitabı okudu
Reklam
Ama bildiği bir şey vardı: Geride kalanlar, bu kefareti ödemek için canlarını dişlerine takmış, Anadolu hareketini gergef gibi örüp muazzam bir zaferin en büyük hissedarı olmuşlardı. Direniş grupları, mukavemet teşkilatları, kongreler, Reddi İlhaklar, Müdafayı Hukuklar onların eseriydi.
Sayfa 13 - Selis KitaplarKitabı okudu
Enver Paşa
- Olmaz! Kaçtılar, hesap vermekten korktular dedirtmem ben. Tek bir meteliğin bile hesabını vermeye muktediriz, elhamdülillah!
Sayfa 11 - Selis KitaplarKitabı okudu
Yakup Cemil'in emaneti Nevber Hanım, söylediği tarihte kızının düğününü yaptı. Nikâh kıyılırken şahitlerin yanına boş bir de sandalye bıraktı. Gelmeyeceğini bile bile küçük kızının doktorunu bekledi. 'Doktor Nazım'ın karısı Beria Hanım, çektiği acılara dayanamayıp akli dengesini yitirdi. İttihatçı karısı olmanın zor olduğunu biliyordu da; deli edeceğini hiç düşünmemişti.' İsmail Canbolat'ın karısı suskunluğa gömüldü. Yaşadığı müddetçe ne güldüğünü gördüler ne de konuştuğunu... Bir devirdi, kapandı. İttihatçılar, sevaplarıyla birlikte günahlarını da bir torbaya doldurup çekip gittiler... Onlardan geriye çilekeş kadınlar kaldı. Bir de sessiz bir ülke...
Sayfa 381 - Selis KitaplarKitabı okudu
Doktor Nazım
"Bu millete benliğini kazandıran ilk heyecanı hep İttihatçılar verdi. Onlar olmasaydı ben yolu bu kadar kolay yürüyemezdim..” Mustafa Kemal Paşanın böyle söylediğini işittiğinde garip bir haz duymuş, hücre duvarının soğuk taşlarına başını dayayıp kendi kendine gülmüştü. Ölüm, sürgün, mahpusluk, hücre... İttihatçı kaderinde alın yazısı gibiydi. Bunu ondan iyi kim bilebilirdi? Yadırgadığı şey, millete ilk benliğini kazandıran kadronun Cumhuriyet tarafından sigaya çekilmesiydi. İzmir'de Terakkiperver'in soluğunu kesmesi, Ankara'da İttihat- çıların gırtlağına çökmesiydi.
Sayfa 375 - Selis KitaplarKitabı okudu
Reklam
Karabekir, Refet ve Ali Fuat Paşalar anlaşmış gibi simsiyah giyinmişlerdi. Aynen tek sıra dizilip kendilerini karşılayan adamlar gibi... Karabekir Paşa onları tanımıştı. Her biri Ermenistan fethinde birlikte savaşıp Şarkın kapısına mengene gibi yapışan ve düşmana geçit vermeyen eski silah arkadaşlarıydı. Masumiyetine inanıyor olmalarından tarifsiz mutluluk duyup gururlandı. Gazi Paşanın ve Erkan-ı Harbiye Reisinin İzmir'de olduklarının bilinmesine rağmen desteğe gelmeleri önemliydi. Geniş yüzüne aydınlık bir ifade yayıldı. Şapkası elinde, aralarından vakur adımlarla yürürken başı göğe değecek gibiydi.
Sayfa 278 - Selis KitaplarKitabı okudu
Karabekir Paşa...
"Bu suikasti tertip ve icra edenler, harici ve dahili milletin canına suikast ediyorlar. Eğer hükümetin malumatı var iken bu vaziyete kadar ses çıkarmadıysa, memlekete ve hükümete halen ve tarihen ne fenalık geleceğini takdir etmeliler. Kaç kişi ve kimler henüz bilinmiyor. Fakat silahlar, bombalar... Keratalar, harp cephesine, ihtimal bu kadar gayretle girmediniz."
Sayfa 216 - Selis KitaplarKitabı okudu
-Hayal görüyorsunuz Şükrü, eski günlerde geziyorsunuz. Uyanın artık, o günler geçti. Babıali baskınında birkaç bunağa karşı muvaffak olduğunuz, Galata Köprüsünde savunmasız gazetecileri indirdiğiniz günler tarih oldu. Kendinize gelip ayağınızı denk alın. Bu işten kimseye hayır gelmez. Sırf kendinizi değil herkesi yakarsınız. Dört savaştan sağ çıkıp bugünlere gelebilmiş bütün arkadaşlarımızı celladın ipine verirsiniz. Uğraştığınız adam Mustafa Kemal... Küçük görüp burun kıvırdığınız bu adam, artık bir devlet... Onun kaç kez suikastan kurtulduğunu siz de bilirsiniz. Selanik'te Halil Paşa vurmak istedi, beceremedi. Bir kez Direksiyon binasındaki hasta yatağında, bir kez de Taşhan'ın önünde iki kez Ethem Bey denedi; o da beceremedi. Sonra Mustafa Sagir denen İngiliz casusu, burnunun dibine kadar sokuldu, ipte can verdi. Daha hangi birini sayayım? Daha yenilere çifte silahla dolaşan Halit Paşa da senin gibi tehditler savuruyordu, ne oldu? Kel Ali'nin mermileriyle delik deşik oldu. Ne çabuk unuttunuz?
Sayfa 123 - Selis KitaplarKitabı okudu
Bir zamanlar Mustafa Kemal'in himmetiyle mebus olan Ziya Hurşit, şimdilerde onun amansız düşmanıydı. Üstelik bunu gizlemiyor, bulunduğu her ortamda pervasızca dile getirmekten çekinmiyordu. Mustafa Kemal'in her ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiğini aksi halde kimsenin baş edemeyeceği bir diktatöre dönüşeceğini söylüyordu.
Sayfa 40 - Selis KitaplarKitabı okudu
Derin bir iç çekişle birlikte belli belirsiz mırıldandı: - Hey gidi hey! Kim derdi ki, Kadı Hurşit Efendinin oğlu Ziya Hurşit, Mustafa Kemal'in amansız düşmanı olacak?
Sayfa 39 - Selis KitaplarKitabı okudu
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.