Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kendini Bilmek

İmam Gazali

Kendini Bilmek Gönderileri

Kendini Bilmek kitaplarını, Kendini Bilmek sözleri ve alıntılarını, Kendini Bilmek yazarlarını, Kendini Bilmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ama yakîn sahiplerine (sağlam ve kat'i inançlı kimselere) ve din erbabına gelince onlar, daima kendi nefislerini gözetmeli, aklın tasarrufundan ve şeriatın emrinden öteye geçirmemelidir. Çünkü onlar bilirler ki nefis çok gaddar, hileci, aldaticı ve yalancıdır.
Helal lokma yemenin önemi...
Rivayet edildiğine göre bir gün Rasülullah (s.a.v) Hazretlerine bir miktar hurma getirdiler. Bir tanesini alıp mübarek ağızlarına koymuş iken, acaba nereden alınmıştır, diye şüphe edip mübarek ağzından çıkardı ve yemedi. Yine bir gün Hz. Ebu Bekir Sıddık'a (r.a), kölesi bir bardak süt getirip eline verdi. O da alıp sütü içti. Sonra, sütü nerden aldın diye sordu. Kölesi de:"Falan kimseye fal açtım, bundan dolayı verdiler." dedi. Hazreti Ebu Bekir (r.a) bunu işitince son derece huzursuz oldu. Mübarek parmağını ağzına soktu ve midesinde bir şey kalmayıncaya kadar tamamen kusarak sütü çıkardı. Ardından da: "Korkarım ki bu sütten midemde bir eser kalacak olursa Allahu Teâlâ bana hışım (gazap, öfke) edip, marifet ve muhabbetini kalbimden alır." dedi.
Reklam
Peygamberlere de günah işlemek zarar vermezdi; fakat diğer insanlara kötü örnek olmaktan dolayı günahtan sakınırlardı." Biz de onlara deriz ki: "O halde sizin de günahlardan sakınmanız lazımdır; ta ki diğer insanlar sizi görüp de günah işlemekte size tabi olmasınlar.
Ey İlahî sırları öğrenmek isteyen kişil Şu mubâhiler ki (batıl zümre) Resul'den yüz çevirdiler, din yolunda galat/hata ettiler. Bunların cehalet ve hataları yedi vecih? üzeredir. Birinci vecihle hata eden grup Allahu Teâlá Hazretlerie liman etmemişlerdir... İkinci vecihle hata eden grup ise ba's (yeniden dirilme) ve haşri (Kıyamet
O halde hudûd-i şeriatta ve ahkâm-ı tarikatta, herkesin peygamberlere tâbi olmasi gerekir; ta ki saâdet yoluna vasıl olup helak olma tehlikesinden emin olsunlar. Bu sebepten dolayı Allahu Teâlâ: "Kim Allah'in çizdiği hududu/sınırları aşarsa, kendine zülüm etmiş olur." [Talak, 1] buyurmuştur.
Saadet ve mutluluğu onunla olur; zîrâ O halde şunu bil ki: Marifetullah galip, zikrullah daim olmadıkça bir insanın kalbinde muhabbetullah galip olmaz; zîrâ bir kimse, çok zikreder ve çok zikretmekten de muhabbet artar. İşte bu sebepten Allahu Teâlâ, Hazreti Davud'a a.s -Peygamberimize ve O'na selam olsun- nida edip: "Ya Davud! Senin çaren' benim. Senin işin benimle tamam olur. O halde sen daimna çaresâz (çare bulan) zata mülazim ol. Bir an dahi O'nu zikirden hâli olma!" buyurmuştur.
Reklam
Ey İlahî sırları öğrenmek isteyen kişi! Bil ki Allahu Teâ ấ'yı bilmenin yolları, mahlûkatın nefisleri (kendileri) sayısıncadır. Bunlarin sayısını da Allahu Teâlấ'dan başka kimse bilmez. Ancak kısa ve hızlı bir şekilde bu kadar zikrolundu ki marifetullahı ve muhabbetullahı talep edenlere bir tembih ve teşvik olsun!
Bir gün şeyh Ebu Sâid (Allahu Teâlâ kendisine rahmet etsin), süfler ile (müritleriyle) giderken bir yere gelirler ki orada temizlik işçileri, meğer bir helâ çukurunun necasetini boşaltıp temizlemeye çalışıyorlarmiş. Sofiler helâ çukuruna yaklaşınca, kimisi eli ile burnunu tıkamış, kimi yerden eteklerini kaldırmış, kimi de yüzünü çevirip arka yoldan dolaşmaya çalışmış. Şeyh Efendi bunların bu halini görünce tebessüm edip dedi ki: Ey dervişler, bilir misiniz ki bu necaset bizi kınayarak hal dili ile neler söylüyor? Bize diyor ki: ´Ben, dün pazarda çok beğenilen ve çok güzel bir yiyecek idim. Hatta siz gelip benden dolayı paralar harcadınız. Sonra beni sepetlere koyup tazim ve hürmetle evinize götürdünüz. Bir gece size yakın olmakla bu kötü kokulara ve çirkin şekillere uğradım. Şu halde sizin benden değil, benim sizden kaçmam daha uygundur." Dervişler, şeyhlerinden üstü kapalı söylenen bu sözleri dinleyince başlarını eğip şaşırmış bir halde kaldılar. Sözün özü: İnsan, dünyada son derece acizlik ve noksanlık içindedir; ama eğer insan kendini uysal ve yırtıcı hayvanları ahlakından, şeytanların sıfatlarından kurtulanlardan olursa ahirette mutluluğa kavuşur...
İmam Gazali rh.a hazretleri nefis hakkında söylediği...
Ey aziz! Nefsi (beden ve ruhu) bilmek hakkında bu kadar açıklama kâfidir; zirâ tafsili, bu muhtasar kitaba sığmaz. Allahu Teâlâ en iyi bilendir ve en güzel hüküm verendir.
Ey ilahi sırları öğrenmek isteyen kişi!
Ruhun şerefini ve üstünlüğünü öğrendiğine göre simdi şunu bil ki sana o cevher-i nefisi (güzel cevheri/ruhu) verdiler ve onu mestur (gizli/örtülü) kıldılar. Ta ki sen onu dünya alâikinden kurtarasın, kemâline ve rahatına eriştiresin. Onun asıl saâdeti ve mutluluğu, ahiret yurdunda zâhir olur. Yani o dar-ı vuslatta öyle bir bekaya erersin ki onun fena bulması/yok olması yoktur. Öyle bir sefaya erersin ki onun cefası yoktur. Öyle bir sürura erersin ki onun üzüntü ve kederi yoktur. Öyle bir kadre rütbeye, güç ve itibara erersin onun acizi yoktur.
Reklam
Gel şimdi birazcık insaf eyle! Senin bir hizmetçin ömrü boyunca sana itaat etse, yalnız bir gün senin emrine muhalefet edip karşı gelse -sen tek başına hiçbir şeye kadir olamayıp aciz iken ve o hizmetçi senden de daha iyi bir efendi bulmaya kadir iken yine de- onu dövüp kızarak kovmak istersin. Ya Allahu Teâlâ sana bunca nimetler ve bu kadar hizmetçiler vermişken -ve sana zerre kadar ihtiyacı yokken- sen kendi nefsini ma'bud (kulluk edilen) edinip de hevana tabi olarak Allahu Teâla'nın rizâ-y şerifini aramayı terk etmen ve seni yaratana, rızkını verene gece gündüz isyan etmen ve yine Allah'in düşmanına ve senin düşmanın olan şeytana itaat etmen neden/ne sebepten revâ (uygun) olsun?
"Robbinin adını an ve ondan başkalarından ayrılarak (her şeyi bırakarak) yalnız O'na yönel.[IMuzzemmi, 8] buyurmuştur. Ve vine bu keşfin husûlü, Allahu Teâlâ'yı tam tevekkül edip halktan ümidi kesmekle olur. Nitekim Allahu Teâlâ ezeli kelamı olan Furkan-ı Azimi'nde şöyle buyuruyor: "O doğunun da batının da Rabbidir. Ondan başka ilah yoktur. O halde sadece O'nu vekil edin. Başkalarının söyleyeceklerine sabret ve onları güzel bir ayrılışla terk et, ayrıl." (Müzzemmil, 9-10) Bu ayeti kerimeler, insana riyâzet ve mücâhede tarikini öğretmektedir. Bu sayede gönül; dünya şehvetlerinden, halkın düşmanlıik yapacağı korkusundan ve zâhirî duyular ile meşgul olmaktan temizlenip daima Allah'u Teâlâ'yı müşahede etsin.
Bil ki övülmeye değer sıfatlardır bir nur, bir ışık gibidir. Bu güzel sıfatlar sende zuhur edince gönül aynasinda o masiyetterlerden hâsıl olan karanlık/kirli pas kalkar; safi ve mücella olur ve AllahuTeâla'nın nurunun ışığını kabul eder. iİahi nurun mazharı (zuhur ettiği yer)ve benim güneşimin doğduğu yer, (yani kalbim) Allah ile beraber olmuş olur.
Ne acı bir durumdur ki şayet kalp, padişahlık vazifesinde hata ederek aklı vezir edinmezse, bilakis bayraktar olan şehvete ve muhafız olan gazaba tabi olursa, askerler cümleten/hep beraber şehvet ve gazaba tabi olur. Bu durumda beden memleketi fesada uğrar ve ebedi bir hasaret (zarar ve ziyan) hâsıl olur. (Allah muhafaza)
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.