Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Milliyetçilik-Dünyevileşme-Kemalizm

Kertenkele Çukuru

Metin Karabaşoğlu

Kertenkele Çukuru Gönderileri

Kertenkele Çukuru kitaplarını, Kertenkele Çukuru sözleri ve alıntılarını, Kertenkele Çukuru yazarlarını, Kertenkele Çukuru yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İnanmak istiyorum. Zira, cennet bahçelerinde hurilerle, gılmanlarla safa sürmek değil, cehennemde yanmak bile toprağın altında çürütmekten hayırlıdır."
Sayfa 139
Bir "dini parti" değildir DP, ama milletin değerleriyle kavgalı da değildir.
Sayfa 136
Reklam
Ne hazin bir durum: Muhayyel kimlikler çarpışıyor, gerçek insanlar ölüyor!
Ne garip bir durum! Görenler körlere yol göstereceği yerde; körler, görenlerin de gözünü köreltiyor sonuç: Norman Mailer'ın dediği gibi "Körler körlere yol gösteriyor."
Velhasıl, ne ben kendimin sahibiyim; ne siz, ne de başka mevcutlar. Her şey her şeyele bağlı; ve her şeyi O'na bağlı. Hepsi O'nun mahlûku.
Menemen’den Sonraki İdamlar
Mart 1931 tarihli Son Posta, Menemen hadisesi sonrası idamlar ile yeniden ünlenen Cellât Kara Ali ile bir röportaj yapmıştır. Sorulur cellâta: “Bunca senedir kaç kişi astın?” Cevap “Son on iki sene içinde 5216 kişi.”
Metin Karabaşoğlu
Metin Karabaşoğlu
,
Kertenkele Çukuru
Kertenkele Çukuru
ilimcephesi.com/a-dan-z-ye-kema...
Reklam
İnsan, meselesini çözmek için, onun dışına çıkmalı önce. Ve öylece hayal gemime biniyor, 'ben'imin, 'ben' kavgamın, kavgamızın mekânı olan dünyanın dışına çıkıyorum. Ötelere açılıyorum. Dünyadan ötelere... Dünya, uzaktan ülke ülke fark edilir halde yine. Sonra millî sınırlar kayboluyor; hayal-meyal kıt'alar kalıyor sadece. Sonra mavi-beyazlı bir yuvarlak küreye dönüşüyor dünya. Sonra bir hilâl, bir nokta... Derken, görünmez oluyor... Sanki bir hiçmiş gibi...
Nesil YayınlarıKitabı okudu
Çok haklısın küçük kız, çok...
Şehirdeyiz. Yanımızda, on iki yaşında bir kız çocuğu. Adı Kate. Yan sokaktan İngiliz askerleri geçiyor. Kate eliyle onları gösteriyor. "O askerlere acıyorum. Bunu kendime yediremiyorum, ama acıyorum işte. Güzel Rabbim bizi de, onları da yaratmış. Birbirimize düşman olmamızı istemiyordur herhalde. Okulda bize verilen o tarih kitaplarını okudum. Ama hâlâ neden birbirimizi öldürdüğümüzü anlayamıyorum." Kate başını öne eğmiş, iki elini kavuşturmuş halde, iki elinin işaret parmağını döndürerek, konuşmayı sürdürüyor: "Hangi ülkede yaşarsak yaşayalım, Allah'a sadık kalmak zorundaymışız. Ülke önemli değilmiş. Çok sevdiğim bir rahibe bana öyle söyledi. Ben de o gün öğleden sonra, İngiliz askerleriyle dost olmaya karar verdim. Onlara, "Baksanıza," dedim, "Allah bizi buraya birbirimizden nefret edelim diye koymadı." "İçlerinden biri durdu: "Haklısın küçük kız' dedi."
Nesil YayınlarıKitabı okudu
ÖNCE İNSANIM...
Bir İsrailli çocuk, bir başka Time yazarı ile konuşuyor. Sene 1982. On yaşındaki Dror. Roger Rosenblatt'a şöyle anlatıyor: "Geçen yaz, TV'de, Lübnan'ı bombaladığımızda yaptığımız tahribat gösterildi. Bütün çocuklar ben dahil- zıpladık ve sevindik. Az sonra düşündüm: Bu intikam hissi iyi birşey mi?" Cevap, 'hayır." Zaten, bir Filistinli çocuk, hemen ekliyor: "Bu Israilli çocuklara bizden nefret etmek öğretildi. Onlar biz;den nefret etmeye zorlandılar." Yani, onlar doğuştan nefret ile dünyaya gelmemişler. Biz de. Ben de. Doğuştan nefret hissi duyarak dünyaya gelinmemiş, ama dünyada birileri ve birşeyler bize nefreti öğretmişler. Alman'a Fransız, Fransız'a Alman nefretini; Israilliye Filistinli nefretini; Yunan'a Türk, bana da Yunan, Ermeni ve Arap nefretini taşımışlar. Ama çocuk, o saf ve masum yaratık, yine gerçeği seziyor. Ahmed gibi. Ahmed de kim mi? Kendisini bildi bileli savaşın içinde yaşayan bir Filistin çocuğu. Bir gün doktor olmayı ümit ediyor. Niye? 'Çünkü, insanımız doktorlara muhtaç. Hem, vücudun başın, midenin, kalbin-nasıl çalıştığını görmeyi seviyorum." Kendisine bir soru geliyor: “Düşün ki Ahmed, sen Israil'de çarpışan bir doktorsun. Yaralı bir Israilliyi, yardım etmen için sana getiriyorlar. Bir Filistinli mi, bir doktor mu olursun?" "Bir doktor" diyor Ahmed. Hem de tereddütsüz. "Önce insanım..." diyor yani.
Sayfa 28 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Milliyetçiliğe Toynbee bakışı:
Yürüyorum. 'Ben'lik medeniyetinin insanlığa sunduğu vahşet tabloları arasında yürüyorum. Karşıma Arnold Toynbee çıkıyor. Üzgün. Milliyetçiliğin, 'çağdaş Batı toplumunun siyasi hayatını zehirleyen, felâket doğurucu bir baştan çıkarma aracı olduğunu söylüyor. Bir yeni çalışmasından bahsediyor: Medeniyet Yargılanıyor. Ondan bir pasaj okuyor: "Gözlerim, yeniden millî zaferler silsilesine uzandı. Alman zaferler silsilesi, İngiliz zaferler silsilesi, Fransız zaferler silsilesi. Bütün bu milli zaferler en sonunda ne ile sonuçlandı? Hiç. Hepsi boşu boşuna." Ve ekliyor Toynbee: "Fakat İslâm, zor bir manevî görevi yerine getirmek üzere, hâlâ yaşamakta... Ona göre, dünyayı bu felâketlerden kurtarmanın yolu, İslâm'ın her mahlûku kardeş sayan iman çağrısında.
Sayfa 27 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Milliyetçiliğe Toynbee bakışı:
Yürüyorum. 'Ben'lik medeniyetinin insanlığa sunduğu vahşet tabloları arasında yürüyorum. Karşıma Arnold Toynbee çıkıyor. Üzgün. Milliyetçiliğin, 'çağdaş Batı toplumunun siyasi hayatını zehirleyen, felâket doğurucu bir baştan çıkarma aracı olduğunu söylüyor. Bir yeni çalışmasından bahsediyor: Medeniyet Yargılanıyor. Ondan bir pasaj okuyor: "Gözlerim, yeniden millî zaferler silsilesine uzandı. Alman zaferler silsilesi, İngiliz zaferler silsilesi, Fransız zaferler silsilesi. Bütün bu milli zaferler en sonunda ne ile sonuçlandı? Hiç. Hepsi boşu boşuna." Ve ekliyor Toynbee: "Fakat İslâm, zor bir manevî görevi yerine getirmek üzere, hâlâ yaşamakta... Ona göre, dünyayı bu felâketlerden kurtarmanın yolu, İslâm'ın her mahlûku kardeş sayan iman çağrısında.
Sayfa 27 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Yazık. Kendi milletini sevmek için, başkasından nefrete ve de vahşete muhtaç olanlara yazıklar olsun.
Sayfa 24 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
İnsanın yaratılışı baştan başa bir mükemmellik abidesidir.
Yaratıcı bir olduğu halde insanoğlu nasıl olur da 'senin ırk, benim milliyet' kavgasına girişir?
256 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.