_
Hiçbir kitabı kapağını beğendiğim için satın almadım ya da okumadım bu zamana kadar. Fakat bu kitabı sırf kapağını beğenmediğim için okumaktan kaçındım. Yine de içten içe bir gün okuyacağımı biliyordum...
Ve sonunda cesaret edebildim okumaya. Sanıyorum ilk 200 sayfaya kadar kitabın ana karakterleri olan Kinyas ve Kayra'yı, hayalimde bir kaşık suda boğarak geçirdim. İnsan okuduğu kitabın, izlediği filmin karakterine hayranlık olmasa da bir yakınlık duymak istiyor en azından ve ne yazık ki bu adamlar, o adamlar değil!..
Afrika'da alkol, uyuşturucu, kaçakçılık, kadına şiddet, cinayet gibi türlü suçlara bulaşan sözde iki arkadaşın hikayesi bu... Birbirlerine soru sormayan fakat anlaşan iki yoldaş... Ailelerinden kopmuş, hayatta bir anlam bulamamış, inançları kalmamış, ölümü bedensel değil, zihinsel anlamda gerçekleştirmeyi gaye edinmiş iki zavallı...
Kitap yaşadıklarını yazmalarıyla başlıyor. Biri yazarken her şeyi tüketiyor. (Hatta yazısının sonunda adını yazmamış olması dikkatimi çekti.) Diğeri ise yazarak hiçbir şey için geç olmadığını farkediyor.
Kitap çok yoğundu, derindi. Aralara o kadar güzel paragraflar serpilmişti ki, elden bırakmak mümkün değil asla. Bakmayın bu adamların işe yaramaz görünüşlerine, müthiş anekdotlar toplayacaksınız yazdıklarından ve düşündüklerinden.
Ve tabi ki üzüleceksiniz onlar için, gözyaşlarınız onları boğmak istediğiniz
o bir kaşık suya karışacak...
Okuduğum psikolojisi ağır tüm kitapları solladı geçti. Bir kadın olarak okumak çok zor gelse de, değdi.
.
.
İyi Okumalar_
.