Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kırık Hayatlar

Halid Ziya Uşaklıgil

Kırık Hayatlar Gönderileri

Kırık Hayatlar kitaplarını, Kırık Hayatlar sözleri ve alıntılarını, Kırık Hayatlar yazarlarını, Kırık Hayatlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birinin annesi öldükten sonra babası evlenmiş, oğlunu def edecek bir yer arıyor, başka birinin gözü açılmasın maksadıyla bir an evvel başı bağlanmak isteniyor, bütün öyle çocuklar ki, kendi kendilerini idare etmek üzere bırakılsalar boğulacaklar. Sonra bunlara: "Size işte bir karıyla bir sürü çocuklar. Hayatta, bu girdabın dalgaları içinde, kendinizden başka onları da kurtaracaksınız" deniyor. Bu zayıf çocuk kolları tabiatıyla bu müşkül vazifeye kuvvet bulamıyor, o zaman hep beraber, kendisi, karısı, çocukları hep beraber boğuluyorlar.
Sayfa 124 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Çocuk mektepten çıkar çıkmaz, hatta çıkmadan, biraz bıyıkları terliyor görünse etraf telaşa düşer, yetişti, büyüdü, artık yavrularını okşamak zamanı geldi denir, bu çocuktan bir koca, bir baba yapmak isterler. Lakin ondan evvel yapılacak bir şey var, her şeyden evvel onu bir adam, karısı için bir koca, çocukları için bir baba olabilecek bir adam yapınız.
Sayfa 123 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Aktar bu kulağı çekti, çekti bıraktı. O zaman Bekir hemen başını çevirerek diğer kulağını uzattı: - Bunu da kuzum, sevabına, ölmüşlerinin canı için, diyordu; biri uzun biri kısa kalmasın...
Sayfa 113 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Tamamıyla bütün ahlakıyla bir mahalle çocuğu olan Bekir Servet sokakların çamurlarında yetişmiş bir nebat kirliliğiyle, büyümüş gitmiş, yapraklarının çamurlarından tamamıyla temizlenememişti.
Sayfa 111 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
İşte, derdi; bütün fena yapanların kaidesini ben de tatbike başlıyorum: En evvel vicdanı aldatmak...
Sayfa 104 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
İşte beşer fazileti [insan erdemi]! derdi, tehlikeyi gördüğünüzde kaçmak, karınıza, çocuklarınıza, evinize iltica etmek [sığınımak) ve orada, bu mültecanın [sığınağın] pak ve nezih âguşunda [temiz ve iç açıcı kucağında) uyuyarak şifa bulmak. Tehlike küçük bir gözün sizi cezbeden mini mini bir ibtisam şulesindedir [gülümseme alevindedir). Bu şule, ibtisamının cazibe sihri altında sizi karınızla, çocuklarınızla, hayatınızın saadetiyle beraber yakacak, yutacak bir yangın saklıyor, selamet ondan kaçmaktadır, yetişir ki ondan her zaman kaçabilmek mümkün olsun.
Sayfa 103 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Asıl gafiller mağlup olup da vicdanlarını iskat edecek [susturacak] kadar kendilerini aldatanlardı.
Sayfa 102 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Bu bir ağlamak değildi; bir inilti, bütün varlığını sızlatan ıstırapların medîd (uzun), boğuk şikâyet nevhalarıyla (iniltileriyle) bir uluyuştu.
Sayfa 93 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Mehmet Ali, hırçın, baruttan yaratılmış kadar inşiale müstaid (tutuşmaya elverişli), cemiyette hissesine düşen aşağı sınıf gayzını (öfkesini) evde emrolunabilecek zayıf mahluklardan çıkarmak isteyen canavarca haşin, çarpar, sokar bir zalimdi ki kendi küçüklüğünü başkalarını daha küçükleştirmek, daha ziyade tezlil etmekle (aşağılamakla) unutmak isterdi.
Sayfa 90 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Sonra birden, kimin tarafından sebebiyet verildiğine hüküm olunmaksızın kavga başlardı. Bu, saatlerce toplanmış bulutların birden patlayan tarakasıyla [gürültüsüyle] müthiş bir sağanak suretinde taşardı; sonra ikisi de yorgun, malul asabiyetlerinin kırılmış haliyle susarlar, kavga uzun fasılalara uğrardı. İkisi de ayrı ayrı köşelerde, uzaktan uzağa âfakıdolaşan ra'dler [gök gürültüleri] gibi münferit homurtularla husumetlerinin kavga esnasında söylenememiş zehirlerini boşaltırlardı.
Sayfa 89 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Nihayet nadir bir tesadüfün lütfuyla artık emrolunacak bir iş bulunamayıp da ona nihayet yorgun bacaklarını uzatarak dinlendirmeye müsaade verecek iki boş saat kalırsa eline bir dikiş tutuşturularak: "Al kız, şunu dikiver!" denilirdi.
Sayfa 87 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
O nadir ailelerden biriydiler ki onlar hayatta, sokaklardan akan çamurlardan kirlenmemek için eteklerini toplayarak, içtinap ve ihtiyat vaz'ı ile (çekingen ve ölçülü) dururlar.
Sayfa 80 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Büyük sevinçleri takip eden melal meyli ile Vedide, zihninde mahzun olmak için bir sebep bulmaksızın şu dakikada garip bir hüzün ihtiyacına nefsini teslim ediyordu. Hayatının saadetinde daimi bir endişesi vardı ki onu en mesrur [mutlu) saatlerin arasında bile arayıp bularak takip ederdi: Bu saadetin devam edememesi; bir gün, en beklenmeyen, en umulmayan bir dakikada bir sadmenin bu saadeti kırıp mahvetmesi ihtimali... Ve uzakta, müphem bir ufkun köşesinden çirkin bir gayz handesiyle [dargınlık gülücüğüyle] bu ihtimal şimdi ısırıp parçalamaya müheyya [hazır] dişlerini gıcırdatarak onun ruhunun derinliklerine kadar titretirdi.
Sayfa 77 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Onun orada ki vücudu Ömer Behiç'e eğlence oluyor, sanki çocuğun taşkın neşesinden bütün o vakur siyah kitap ciltlerinin üzerine kahkahalar serpiliyordu.
Sayfa 65 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
Hayatın meşekkati onları takip etmiş ve bu mütebessim beyaz evin kapısını açarak, bu saadet köşesine kadar sokularak gözlerinin yaşlarıyla: Beni unutmayınız! demişti.
Sayfa 64 - Özgür Yayınları 2010 BaskısıKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.