Allah'ın insanlara açtığı birinci lütuf kapısı peygamberlerdir. Sonra onların elçiliği ile ademoğluna ulaşan vahiydir, ilahi kelâmdır, hakikat bilgisidir. Nihayet bu ilahî metni, hakikatine en uygun şekilde tefsir ve tebliğ eden alim, arif ve sanatkârlardır. Allah'ın müstesna kabiliyetlerle yarattığı bu büyük şahsiyetler bir derya gibidir ve herkes deryadan elindeki kap kadar su alabilir. İşte bunlardan biri de yedi yüz elli yıl önce Konya'da vefat eden Mevlâna Celâleddin Rûmî'dir.
Bu kitapta, onun yaşadığı XIII. yüzyılı farklı tecellileriyle kısaca değerlendiren bir girişten sonra Mevlâna Celâleddin Rumi'nin hayatı eser ve fikirlerini, mektep ve meşrebini farklı açılardan değerlendiren, Osmanlı döneminde doğup Cumhuriyet dönemini idrak eden veya Cumhuriyet döneminde doğan mühim şahsiyetlerin manzûm-mensûr cümlelerini/mısralarını okuyacaksınız. Bunlar arasında tekke şeyhi, medrese müderrisi, üniversite hocası, şair ve muallimler olduğu gibi, Aşık Veysel gibi halk ozanları da vardır. Sonuç bölümünde ise büyük bir soruya cevap aranacaktır: Mevlâna fikir, düşünce ve yorumlarıyla bugünün dünyasına/insanına ne sunabilir? Dertlerine deva olabilir mi? Olabilirse nasıl?
