Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kırkpare

Enis Batur

Kırkpare Gönderileri

Kırkpare kitaplarını, Kırkpare sözleri ve alıntılarını, Kırkpare yazarlarını, Kırkpare yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
En çok unutmak istediğimizi en zor unuttuğumuzu biliriz. Bilinç ve bilinçaltı garip bir işbirliği yapar aslında: Anımsamak, ezberlemek, akılda tutmak unutuşun karşı halleridir ya, bir adım atsak kuyuya düşer yukarıda tuttuklarımız.
Terazi erkeği biraz sası, ama temiz kalpli biridir. Kimseyi güldüremediği halde aralıksız espri yapan in- sanlardandır. Yüksek dozda enerji yüklüdür, her tarafın- dan sağlık fışkırır. Önüne çıkan fırsatları zamanında ve en geniş sınırında değerlendirebilecek kadar akıllıdır. Ama zekâsı vasatı zorlamaz genellikle; düşünce alışveri- şinde epey ağır kalır. Onun için de kendisini pratik alanlara yöneltir ve asgari başarı düzeyini ne yapıp edip tutturur. Rizikosuz serüvenlere bayılır, üşenmeden dağ tepe demez tırmanır, en ücra yerlere gitmeye kalkışır. Hobileri sayıca kabarıktır: Türlü şeyler biriktirir, bütün spor dallarını amatör düzeyde benimser. Eli sıkıdır: Çok para kazanmaz, parasız da asla kalmayacak kadar ga- ranticidir. Saman altından su yürütenlerden değildir Te- razi erkeği; gene de, suya sabuna fazla dokunmadığı için, büyük badireleri çaktırmadan atlatır. Evine bağlı- dır, bekâr bile olsa. Ailesine önem verir, onlardan hiçbir zaman kopmaz. Kaçamak ilişkilerden hoşlanmaz, çocu- ğunun yetişme koşullarını elinden geldiğince iyi hazır lar. Gelgelelim, eşine ve çocuğuna hayli otoriter davranır. Bu çerçevede, iş hayatındaki yumuşaklığından kalmaz. Hakikatli denilen insanlardandır, cenazeleri ve düğünleri kaçırmaz, yardımseverliği ile ün tutar. Terazi erkeği sessiz sedasız aramızdan geçer: Kolay iz bırak- maz, kötü iz hiç bırakmaz
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
1 Nisan Şakası
MILO VENÜSÜ'NÜN KOLLARINI İSTEMİYORUM" Milo Venüsü'nün kollarının bulunması, bir yanıyla müthiş can sıkıcı bir olay. "Kleopatra'nın burnu- nun büyüklüğü farklı olsaydı insanlık tarihi yön değiştirirdi" yollu basmakalıp yargıya bağlanıp, sa- nat tarihinin yönü değişecek, mi diyeceğiz artık? Kendi payıma, Milo Venüsü'nün kollarını iste- miyorum ben. Kaybolmuş elyazmaları, sanat yapıt- ları bulununca heyecanlanıyorum tabii, ama bu- rada farklı durum: Milo Venüsü buradaydı ve böy- leydi - nereden çıktı bu kollar şimdi
Beklemek, içinde umut payı taşısa dahazin bir fiildirGarların, istasyonların 'Bekleme Salonları'nda hemen hep buruk, gamlı bir atmosfer çarpar insana. Birini bek- lemek belki bir ana kadar heyecan vericidir, o an devrilir devrilmez kıpırtılar aleyhimize dönersaat kemirir içimizdeki vakti. Yıllarca bekleyen, beklemeyi bilenler vardır. Bekle- yiş onlarda vakur bir törene dönüşmüştür: Sabırsızlığı, duygusal gelgiti haklı olarak küçümser böyleleri. Uzak deniz fenerlerinin bekçileri gibi, yapayalnız, bekleyişin anlamsızlaşmış gücüne bağlanırlar. Boşu boşuna beklemek hüzün kapsamından da taşan bir trajik içerik getirir: Buzzati'nin büyük romanı "Tatar Çölü"nün kahramanı, öylesine diklenir ki boşu boşuna bekleme durumuna, sonunda beklenmeyen gerçekleşir.
Gene de en zoru, babamın portresini çıkarmak ola- cak. Midye gibidir o, kapandı mı dışarıdan kimsenin müdahalesi bir işe yaramaz. Gizleri vardır herkesin: Ba- bam yüksek coşkularını, yalnızlığını, korku ve umutları- nı içinde gömülü taşıdı hep. Paylaşmadığı, mahfuz tut- tuğu şeylerin varlığını sevmeyi yeni öğrendim ben. Onun için de onu anlatırken hep kendimden söz ettim: Bu sözü bana o verdi: Kanat takıp uçurtabileyim diye.
Sayfa 53 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Hemingway'ın içtikçe yazamadığı, yazamadıkça daha çok içtiği, intiharını biraz da bu kısır döngünün hazırladığı bilinir
Reklam
Itiraf etmek gerekir ki, yazı hayatımın başlangıcında bir sorundu benim için: Alkol de, uyarıcılar da. Bunda, sanıyorum, seçmem gereken yaşama modelinin, üslubunun beni zorlamış olmasının payı az değildi: "İş'lerine saygı duyduğum bazı şairler, yazarlar nere- deyse hiç içmiyorlardı: Ece Ayhan, Bilge Karasu, Nermi Uygur"İş"lerine saygı duyduğum bazı şairler, yazarlar da neredeyse aralıksız içiyorlardı: Turgut Uyar, Selâhat- tin Hilav sözgelimi. Ne olursa olsun, alkole asıl yakın duranlar şairlerdi: Fazıl Hüsnü, ORifat, Melih Cevdet, Necatigil, Külebi, Cemal Süreya, Ahmet Oktay çok ol- masa bile düzenli kullanıyorlardı alkolü; Can Yücel, Edip Cansever, Turgut Uyar, Metin Eloğlu ise çok ve dü- zenli. Yazarlar, şairlere oranla daha az yakın görünüyor- lardı alkole: Haldun Taner'den Tahsin Yücel'e, Yusuf Atılgan'dan Adalet Ağaoğlu'na genel tablo bana öyle gö- rünüyordu. Şüphesiz alkole genelde uzak durmuş şair- ler de vardı, Attilâ Ilhan gibi; yakın durmuş yazarlar da. Bir "yasa"sı, "genel kural"ı yoktu işin belki, ama eğilim- ler vardı besbelli ki, Beni "alkol'ün etkileri üzerinde dü- şünmeye biraz da o eğilimler yöneltti
Şiir yazmak, insandan çok şey alıp götürüyorBir bakıma kan kaybına yol açıyor organizmada. Ben, baş- tan beri, düzyazıya başvurmayan şairin alkole, tüketici boyutta alkole başvuracağına inandım. Bir teori geliştir- miş değilim, olsa olsa kuruntudur. Ama düzyazı, her şeyden önce, içimdeki her şeyi merak eden, şairin tersi- ne dış dünyaya gözlerini faltaşı gibi açarak bakan, dola- yısıyla da şairle bir ölüm-kalım trapezinde dengeyi tem- sil eden 'öteki yan'ımı besledi hep".
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.