Ne yazsa okurum dediğim Jennifer'ın son kitabı Kıvılcımdaki Gölge kitabının yorumu ile geldim. Yazarın son kitapları kendini bile aşmış dedirtiyor. Kıvılcımdaki Gölge kitabı bittiğinde ben ne okudum, yine neler yaptın bize dedim.
Kıvılcım'daki gölge yazarın Kan ve Kül serisinin evreninde geçiyor. Seri de okuduğumuz olayların en başına, seride aklımızda kalan şeyleri bu kitap ile daha iyi anlıyoruz. Tavsiyem önce Kan ve Kül serisini okumanız. Bağlantılı olmasa da iki serin ortak yönlerini daha rahat anlarsınız.
Dünya çürümededir. Mierel soyundan gelen son kişi Seraphina babası Roderick Mierel'in ölüm İlkeli ile yaptığı anlaşma nedeniyle bel bağlanan kişidir. Konsortu olarak ilkele verilecek Bakire kızdır. Fakat Seraphina sadece eş olarak yetiştirilmez. Savaş ve dövüş konularında eğitim görür. Bu eğitimleri alma nedeni ise ölüm ilkelini kendine aşık et onu öldür ve çürüme bu sayede dursun. Seraphina doğduğundan beri izole, herkesten uzak eğitim alarak zamanını geçirir. Artık zaman gelmiş ölüm ilkeli eşi olarak Seraphina'yı almaya gelmiştir. Fakat kimsenin beklemediği bir şey olur, İlkel Sera'yı eş olarak kabul etmez. Aradan geçen zamanda Sera kendini suçlar. Halkının, krallığın yaşadığı çürüme onun yüzünden bitmediği için.
Seri üç kitaplık ve tamamlanmış. Sera karakterinde bilmediğimiz şeyler var kitap ilerledikçe bunları öğreniyoruz fakat bence ikinci ve üçüncü kitap daha fazla şey ortaya çıkacak. O kadar güzeldi ki bir 600 sayfa daha olsa okurdum. Yazarın özellikle fantastik serilerinj kesinlikle tavsiye ediyorum okuyun.