Kızıl Dosya, 1887 yılında yayınlanan, dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ü tanımamıza vesile olan, Sir Arthur Conan Doyle tarafından kaleme alınan, ilk hikayedir. Bu yazarı hiç okumadıysanız, kesinlikle bu kitaptan başlayın benim gibi.
Doyle, Poe’nun Dupin’nine hayrandır, Emile Gaboriau’nun Mösyö Lecoq karakterinden etkilenmiştir. Kızıl Dosya’da Holmes’un, bu iki dedektifi aşağılamasının nedeni, aslında okuru kışkırtmaktır. Ayrıca, İngilizlerin milliyetçi duygularına da hitap etmiştir. Sonuçta, Fransız Dupin ve Lecoq’a karşı Holmes, has İngilizdir.
Sherlock Holmes ile Dr. Watson'ın yollarının nasıl kesiştiği ile başlayan, zekâ ve nedensellik ilkesiyle çözüme varan bir olay örgüsünün içinde buluyoruz kendimizi. Kitap iki bölümden oluşuyor. İkinci bölüm alakasız başlayınca, acaba kitapta iki farklı hikaye mi var diye düşündüm. Yazar bu kısmı sonralara doğru ana kurguya öyle güzel bağlamış ki, yazarın başarısını bir kez daha takdir ettim. Gayet güzel bir deneyimdi, tavsiye ederim.