Kızıl İcaz
Bediüzzaman Said NursîKızıl İcaz Gönderileri
Kızıl İcaz kitaplarını, Kızıl İcaz sözleri ve alıntılarını, Kızıl İcaz yazarlarını, Kızıl İcaz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz."Ben Seyyid Şerif-i Abdülkahir Cürcanî'yi, Taftazanî'yi; İbn-i Sina, Aristo gibi mantık üstâdlarının eserlerini de okudum. Bediüzzaman'ın 
İşârâtü'l İ'caz'ını okuduktan sonra, bu belâğat dahilerinin sezemediği birçok nokta ve nükteleri harikulâde bir şekilde Bediüzzaman'ın keşfetmiş olduğunu gördüm. 
Kızıl İcaz isimli eserini tam bir yıl tetkik ettim; onda serdedilen kaideleri Aristo ve İbn-i Sina gibi mantık üstâdlarının tasavvur bile edemediklerini anladım."
Nâdir Efendi (rh)
(Nakleden: 
Mehmed Kırkıncı Hoca,
Ağabeyler Anlatıyor - 2 , s. 240)
Zihnin sathiliği bize bulaşan en şiddetli hastalıktır.
İlim bir gıdadır, mutlaka hazmedilmesi gerekir. Aceleci rahvan bir zihin hakikatlerden kayar ve hakikat elinde kırılır. Oradan çıkmadan durmaz. Daha sonra, (zihin) gelişme kabiliyetini kaybeden o hakikatlerin parçalarını kendi hafızasında toplamaya çalışır. Fakat onlar ne hazmedilir ne de yeşerir. Bilakis bazen zihin onları kusar, bazen de onlar tefessüh eder. Zihnin sathiliği bize bulaşan en şiddetli hastalıktır.
bir şeyi bilmek onu bilmemekten daha hayırlıdır.
Mantık ilmi ise, latife-i Rabbaniye denilen kalbin cennetine yerleşen zihni varlıkların şeriatıdır. Bu zihni varlıkların Adem'i/babası ise, beynin yukarısından kalbe inen ve "mevcud-u kalbi" denilen manadır.
Lisanın fezasında uçan/dolaşan lafızların kurallarını koyan Nahiv ilmi olduğu gibi, kalbe gelen manaların doğruluğunu tartan ölçü de Mantık ilmidir.
·
Puan vermedi
Said Nursi bu azim eserinde klasik mantığın aksine olarak istintac değil istikra ve temsil metodunu kullanmıştır. Bu eserin dikkatli alimlerin nazarına arz edilmesi gerektiğini söylemiştir. Müellifin Kızıl İcaz'ı sebeb-i teliflerinden birinin zihinleri dikkate sevketmek olduğunu şöyle ifade etmiştir: "Zihinlerin mülahazada dikkati ve nazarda im’anı alışkanlık haline getirmeleri için ala külli hal bu eseri yazdım." Eseri okumadım ama 
Ta'likat ile beraber yeni aldım mahiyeti ve muhtevasına dair taharriyatta bulunuyorum. 
Mesnevi-i Nuriyeyi okurken metin altında yatan ağır mantık dokusu merakımı ve nazar-ı dikkatimi celbetti. Araştırmaya devam ettim muellifin mantık eserleri telif ettiginden haberdar oldum. Velhasıl beni bu eserleri mütalaaya sevk eden saik bu idi. Kitapları cehd ile tetebbu ederek okuyacağım incelemeyi o zaman güncelleyeceğim. Şimdilik taslak olarak kalsın..
Bil ki! Şüphesiz ilim bir gıdadır. Elbette ki hazmedilmesi gerekir. Rahvan ve aceleci zihin, hakikatlerin kaymağından yer. Yani hakikate varır, fakat onu almaz veya onu kazanır ve alır. Lakin hakikat onun zihninin elinde parçalanır. Çoğalmaz, genişlemez. Bilakis zihinden kaçak olarak çıkar. Sonra zihin, hakikatin parçalarını toparlar, onlardan hafızasında çoğalanların özelliklerini soyar. Hazmetmez ve büyütmez. Bilakis hakikatler kusmuk olur veya zihinde bozulur.
Hilkatin ve fıtratın güzelliklerinden biri de, güzel hasletleri taksîm ederek paylaşmasıdır.
Sayfa 50
İhlâslı olmaya çalışmak, hâlisiyetin husûlü için yeterli değildir. Ya da nefsin dedîselerinden emîn olunmadığı içindir.
Sayfa 41
Yaratılış hakikati, varlıkların bir neticeye başlamasını gerektirir. Yaratılış ağacının neticesi ve meyvesi ise insandır. İnsanın varlığı ise, hikmetin sırrı ile bir neticeyi gerektirir. O netice, kemâlât-ı beşeriye ve ma'rifet-i Sâni'dir. Kemâl noktasına ulaşmak, aklın isabetli ve sağlıklı bir mertebede olmasını gerektirir. Aklın sağlam çalışması ise, vasıfları zikredilecek olan mantık ilmine bağlıdır. O halde herhangi bir şey var olursa, onun mantığı da var olacaktır.
Sayfa 33
Zira serkeş bir at gibi kalemim, dizinini elimden aldı ve istediği yere doğru koşmaya başladı.
Sayfa 21