Kızılbaş Alevilikte Yol Erkan Meydan

Haşim Kutlu

En Eski Kızılbaş Alevilikte Yol Erkan Meydan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Kızılbaş Alevilikte Yol Erkan Meydan sözleri ve alıntılarını, en eski Kızılbaş Alevilikte Yol Erkan Meydan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yol Cümleden Uludur
Bülbül-ü şuara hep zârı bizden öğrenir Dûdû-yu sûr-nâ gûftarı bizden öğrenir Âşık-ı sâdık olanlar bilir kavl-i kararın Hem ehl-i harabâd etvâr-i bizden öğrenir Biz hakikat kenzinin bevabın derbanıyız Hem mûciz marifet ehli’nin hayranıyız Bizi hor görmeyin kim dil mülkinin sultanıyız Bunca ârifler gelir esrarı bizden öğrenir Dilber-i Şirin için âlemde Ferhat olmuşuz Gerçi Mecnûnuz ama Leylâ’dan azad olmuşuz Sûrette kemterleriz mânâda üstâz olmuşuz Cümle aşıklar gelir dildârı bizden öğrenir Ey Güzide bezm-i gâmda gezme hod serseri Oluben meydân-ı aşkta merd olan gelsin beri Bizdedir velhasıl mihr-i muhabbet defteri Onca şairler gelir eşarı bizden öğrenir -Güzide Ana- Latife bismillahımız Tesbihi zikrullahımız Mürşit bizim Allahımız Allah bir iki demeyiz -Meluli Baba-
Müsahiplik;
...... Esas olarak otantik Aleviliğin sosyal-toplumsal yapısına ve cinslerin karşılıklı duruşuna yönelik, dahası da, kadına vurgu yapan bir erkân belirlemesidir. Yol Üyeliği ya da aynı anlamda Yol Vatandaşlığı ya da Yol Evlatlığı bağlamlarında Müsahipliğin konuşulduğu yerde. “Ali Erkân, Fadime Yoldur” belirlemesi, taşıdığı hem zahiri hem de batıni anlam bakımından, başlı başına incelenmesi ve kavranılması gereken bir konudur.
Reklam
bir husu var ki, kendisini en çok bu noktada hissettirir.
Özellikle 1510 yılında, bir yanda Osmanlı diğer yanda İran, bir yanda Sultan Yavuz Selim, diğer yanda Şah İsmail’in yeraldığı tarihi duruşma, aslında ve özünde, en Batıdan başlayarak Daylem alanının eşiğine dek, bir tekmil Alevi Ocak ve yerleşim yerlerinin üzerinde yaşayanlar da dahil olmak üzere, bir baştan bir başa elden geçirilmesi; yağma ve talan edilmesi, kılıçtan geçirilmesi, göçertilmesi, geride kalanların ise bir daha asla eskisi gibi olmayacak şekilde biçimlendirilerek baskılanması, hem Alevi Toplumu açısından hem de bir bütün Anadolu ve Yukarı Mezopotamya’nın yapısal dokusu ve kültürel süreği açısından, gördüğü en büyük ikinci kırılmayı ifade eder. Ki, bu günkü tarihsel uğurakta, Alevilerin içinde bulunduğu bitme noktasındaki hâl-i pür melâl’inin, köklerinin filizlendiği tarihi kırılmadır sözünü ettiğim ve yeterince açıktır. O tarihten bu tarafa, Yola ait bütün belirlemeler, öncelikle Ortaklığa dayalı toplumsal yaşam koşulları adım adım tasfiye edildiği gibi, Yol insanınca hiç bir yazılı kayıt da bulundurulmayıp herşey sözlü aktarımlarla sürüdürüldü. Bu bağlamda da, özellikle konumuza ilişkin belirlemeleri, hem gerçek kimlikleriyle ve özellikleriyle anlatmak, hem de belgelemek, imkansız denecek ölçekte zordur artık. Özellikle de kadına ilişkin konuları ele almak, bu yönlerden elli kere daha zordur. Genelde kadının tarihi yoktur ama Kızılbaş Kadının tarihi, elli kere daha yoktur.
Dünya görüşündeki farklılaşma ve değişim olduğunda Birlik de bozulmaya yüz tutar. Buna göre, biz, Alevi Kızılbaş Süreğini özne olarak aldığımız için, burada belirttiğimiz ve belirteceğimiz tekmil anlatımların kaynağı, Kızılbaş Aleviliğin dünya görüşüne dayanır. Peki nasıl bir ifadeye dayanıyor dünya görüşü...
‘Varlığın Doğuşu‘na dayanan bir dünya görüşüdür;
Buna göre dünya da dahil evrendeki her şey, doğarak gelir. Bütün doğumlar; Her şey yaratıldı bir tek noktadan Noktada gizlidir esrarı yezdan nefesinde de dillendirildiği gibi, ‘Nokta’nın kendi kendisini doğurmasıyla varlık alanına gelirler. Her şey doğarak gelir, doğumdan gelmeyenler ispatsızdır. Onlar yokturlar. Belirttiğim gibi Kızılbaş Alevilikte de gerek Yol Kardeşliği ya da Yol evlatlığı, gerekse cinsler arası ilişki, kaynağını işte bu dünya görüşünden alır. Bu bağlamda, kız ya da erkek her Yol adayı bir kez, eril ile dişil olanın yani ana ile babanın birleşimi yoluyla Anasından doğarak gelir bu dünyaya. Bu biyolojik bir doğum olarak Yol dilinde, “Bel Evladı” olarak dillendirilir. Anasından doğmuş olmak, adaylık için yeterlidir ama bu bireyin Alevi olduğunu belirlemez. Bunun için bir de Yoldan Doğması gerekmektedir. Eş ve Eşitlik ikrarından geçtiğinde ve Meydanda hazır bulunan canlardan rızalık alıdığında, “ölmeden ölmüş” ya da bir adım önceki benliğinde ölmüş, yeniden doğmuş olarak kabul görür. Yoldan doğmuş sayılır ve o saatten itibaren YOL Evladıdır.
Pir, meydana çağırır;
“Ey talip şimdi söyleyeceklerimi belki yüzlerce kere duydun işittin ama ben bir kere daha burada belirteceğim. Senin baban bedende senin babandır ve bu görünür olandır. Senin gerçek baban kimdir, bunu sadece annen bilir ve bu HAK ONUN’dur. Bu nedenle yarın UKBA Gününde (Sorgu Meydanında) sen Ananın adıyla anılacaksın.” Daha sonra Pir diğer erkek kardeşi çağırır, aynı şeyleri ona da söyler ama kime ne söylemişse, söylenen onda kalır, bir diğerine aktarmaz. Sormaz da. Kadim Kızılbaş Alevi süreğinde, Çocuk Anasından doğduğunda nasıl kundaklanıp anasının adıyla çağrılıyor ve gülbanklar eşliğinde kulağına fısıldanıyorsa, kişi hakka yürüdüğünde de, yeni bir “doğum” olduğu için yine kundaklanır ve anasının adıyla anılır.
Reklam
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.