Evlilik yaşamının o çetin azabının üstünden aşıp doğruca aşkın özüne varmış gibiydiler. Yaşamın yıprattığı iki yaşlı evli insan gibi, tutkunun tuzaklarının ötesinde, umudun acımasız alaylarının, hayal bozumlarının yanılsamalarının ötesinde, sessizlik içinde yaşıyorlardı: aşkın ötesinde. Çünkü ne zaman, nerede olursa olsun, ama en çok da ölüme yaklaşıldıkça aşkın aşk olduğunun bilincine varmaya yetecek kadar yaşamışlardı birlikte.