Marquez'in okuduğum bilmem kaçıncı kitabı. Keşke , diyorum, Yüzyıllık Yalnızlık'tan önce bunu okusaymışım. Onu önce okuyunca beklenti haliyle yüksek oldu ve biraz altında kaldı.
Bir intiharla başlayan hikaye, ilerledikçe Fermina Daza, Juvenal Urbino ve Florentina Ariza'nın hayatına döndü. Çocukluktan yaşlılığa kadar bu üç insanın gözünden hayat ve olaylar anlatılıyor. Bu açıdan bakınca güzeldi.
İsminden de anlaşılacağı gibi bir aşk hikayesi. Aslında bir aşk, şehvet ve bir taraftan da sadakatin hikayesi.
Toplumsal yaşamı ve kültürü çok güzel işliyor bu adam kitaplarında. Bir-iki kitabını daha okursam iyiden iyiye benimseyeceğim doğrusu.(kitabı okurken beğenmemiştim, şimdi beğenmişim gibi anlattım. Not almadığımdan oldu; sınav falan derken tembellik ettik.)
Kitabın akışında bir aksaklık vardı. Aksaklığın kaynağını aradım ama keşfedemedim. İnsan bir anda biz buraya ne ara geldik deyiveriyor. Hikayenin içine bir türlü giremedim. Yüzyıllık Yalnızlık'taki o akıcılık yoktu, bu sebeple, elimde, bir hafta odadan mutfağa, mutfaktan balkona, balkondan bahçeye gezdi durdu.
Sonunda bitti, dedirtti.
Ne bileyim noksan bir şeyler vardı işte. Ama kimsenin hevesini kırmak istemem, ilgilisi çok sevecektir muhakkak. Belki de ben yanlış zamanda okumuşumdur.
Keyifli okumalar diliyorum.
(Kitap ismini de anlamsız buldum. - Amma çok konuştum.-)
(Bu son; mektupların tek tek verilmemesi sebebiyle Marquez'e sonsuz sevgiler )