Atay gibi Bener de acıyı, aczi, zaafı, kederi ancak bir oyun alanı içinde, oyunun görelileştiren, hafifleten, yabancılaştıran atmosferi içinde anlatmayı dener. Ama yalnız bu da değil. Söylem tuzaklarına düşmemek için hep yeni manevralara başvurma, başkalarından önce davranıp kendi yapıtını hırpalama, ciddiye alınmama ya da fazla ciddiye alınma tehlikesine karşı kendini koruma, anlatıyı "ağlatı"ya dönüştürmeden, acıyı "porno"laştırmadan, "kendine acıma bencilliği”ne, "fukara edebiyatı"na vardırmadan anlatma çabası; bencillik, haksızlık, basmakalıplık karşıtlığını nutukçuluğa düşmeden savunma kaygısı, Atay gibi Bener'de de var bunlar.
Bazı şeyleri anmamak, düşünüp de anlatmamak, unutulmasına razı olmak olmaz, ama anarken aşırı duygusal olmak, anlatılmak isteneni baştan gülünç duruma düşürmek, basmakalıp sözler etmek, belki daha da kötüsü edebi olmak da var.
Tanzimat romanının Paul ve Virginie okuyan kahramanları, yabancı telkinden uzakta yaşanmış bu doğal aşka özendiklerinde, tam da başkasının doğallığına imrendiklerinden, yabancı telkine kapılmış oluyorlardır çoktan.
Suda boğulan Ophelia'ya gelince: Kaybın aynı anda hem öznesi hem nesnesi; yitiren ve yitirilenle ilgili imgelerin her an yer değiştirerek etrafında kümelendiği sabit imgedir o. Hem aynaya duyulan şiddetli ihtiyaç hem de kör aynanın, boş bakışın kendisi, Hem suya eğilen yüz, yitirdiğiyle ancak onun sularında birleşecek öksüz özne, hem de yitik sevgilinin kendisi: genç yaşta solup gitmiş, ölüler diyarından kurtarılmayı bekleyen beyaz entarili hayal. Her şeyi külrengi bir gök altında manasız bırakarak çekip gitmiş, geri getirilmek istenen ölü anne.
Durgun suyun ama aynı zamanda küf ve rutubetin, beyaz hayalin ama aynı zamanda mazi denen hayaletin; kaza, intihar ve cinnetin ortak adı.
Suda boğulan Ophelia'ya gelince: Kaybın aynı anda hem öznesi hem nesnesi; yitiren ve yitirilenle ilgili imgelerin her an yer değiştirerek etrafında kümelendiği sabit imgedir o. Hem aynaya duyulan şiddetli ihtiyaç hem de kör aynanın, boş bakışın kendisi. Hem suya eğilen yüz, yitirdiğiyle ancak onun sularında birleşecek öksüz özne, hem de yitik sevgilinin kendisi: genç yaşta solup gitmiş, ölüler diyarından kurtarılmayı bekleyen beyaz entarili hayal. Her şeyi külrengi bir gök altında manasız bırakarak çekip gitmiş, geri getirilmek istenen ölü anne. Durgun suyun ama aynı zamanda küf ve rutubetin, beyaz hayalin ama aynı zamanda mazi denen hayaletin; kaza, intihar ve cinnetin ortak adı.