Kalbimiz ne kadar beklenmeyen şeylerle doludur;kendi heyecanlarımız önünde ekseriya kendimiz hayrete düşeriz.Deruhî varlığımız hudutsuz ve karanlıktır. Bu hudutsuz karanlıkta yol alabilmek için ya çok cesaretli, ya çok tecrübeli ve bir ilhama mazhar olmuş kadar ermiş bulunmak lazım gelir.
"Hayat Sesim" radyo programını dinlerken bir dinleyici programa bağlandı ve dedi ki "Eskiler mi güzeldi? Eskiden mi güzeldi?"
Düşündürücü ve anlamlı...
Tanzimat romanının Paul ve Virginie okuyan kahramanları, yabancı telkinden uzakta yaşanmış bu doğal aşka özendiklerinde, tam da başkasının doğallığına imrendiklerinden, yabancı telkine kapılmış oluyorlardır çoktan.
-Çocuklar, ben anladım bu vicdan azabı denilen şeyi. Hiçkimse kendisininkini hatırlamıyor. Herkes, başkalarının çekmesi gereken vicdan azabını biliyor.
YAŞADIĞIM
Uzun geceleri yaşadım
Yaşamın bir döneminde
O uzun dönemde
Bir uzun gece Yaşamını yaşadım.
Güneşli günleri yaşadım
Okuduğum bir kitapta
Yaşadım bir kitapta
Okuduğum günleri
Güneşli,
Aşk yataklarını da yaşadım
-Herkes gibi-
Etimde kanımda kemiğimde
Yaşadım kemiğimde yataklarını
Kanımda yatakları
Etimde yataklarını
Aşkın.
Duyuyor musun atışını yüreğimin?
Sesini suskunluğumun?
Şiirlerin elimin altında ve denizin mavisi gibi yalın ve deniz gibi sonsuz
Bir burnu dönüyoruz
Denizle gökyüzü arasında kalmış şarap rengi kayalar karşılıyor bizi.