Yabancı bir şeye bakar gibi bakıyordu yüzüne, sekiz yıldır umursamazlık yüzünden gizli kalmış karakterini anlayabilmek için bir an tanıdık bir an yabancı gibi gelen yüzüne.
Şantaj ancak soğukkanlı bir duruşla bertaraf edilebilirdi, şantaja uğrayan kişinin gösterdiği en ufak zayıflık ve huzursuzluk belirtisi karşıdaki kişinin daha güçlü bir konuma gelmesine sebep olurdu.
Zweig her zaman beni cezbeden ve kendine çeken bir yazar olmuştur. Her seferinde kitaplarının neden bu kadar az sayfa olduğunu sorguluyorum. “Tadı damağında kalmak” denir ya, işte Zweig’ın yaşattığı deneyim de tam olarak bu.
Korku ancak bu kadar dolu dolu hissettirilebilirdi. Kitabı okurken Irene’ in yerine sanki o duyguları siz yaşıyorsunuz. Bu duygular o kadar insani ve o kadar gerçek ki, kendinizi kaptırmamak mümkün değil. Zweig’ın en hoşuma giden tarzı; hepimizin içinde var olan ve hissettiği duyguları şahane bir betimlemeyle ele alması. İşte tam da bu yüzden sürükleniyoruz hikayelerde.
Eğer okumadıysanız bir çırpıda okuyabileceğiniz, leziz bir kitap önerisi. Herkese şimdiden iyi okumalar diliyorum.
KorkuStefan Zweig · İlgi Kültür Sanat Yayıncılık · 2018102,7bin okunma
Tam önünde, bir nefes kadar yakın, daha önce hiç dokunmadığı ama şimdi gerçek hayatını oluşturduğunun farkına vardığı şeyler duruyordu
ve daha önce ona önemli gelen şeyler duman gibi kaybolup gidiyordu.