- " (...) Ebedî ve sonsuz bir şeyin sevgisi; ruhu, saf ve her türlü üzüntüden arınmış bir neşeyle besler...
Bu, gayet arzu edilir ve kişinin var gücüyle araması gereken bir şeydir."
...Ayrıca, felsefi tarzda konuşurken teolojinin üslubunu kullanmamamız gerektiğini bir kez daha vurgulamak isterim.
Zira teoloji çoğunlukla ve bilinçli olarak Tanrıyı yetkin bir insan gibi tasvir eder, o yüzden de orada Tanrının bir şeyi arzuladığı, kötülerin eylemleri karşısında tiksinti, iyilerinki karşısında memnuniyet duyduğu söylenebilir. Ama insanı yetkin kılan sıfatların Tanrıya, ancak bir fili ya da bir eşeği yetkin kılan sıfatların insana atfedilmesi kadar uygunsuzca atfedilebileceğini açıkça fark ettiğimiz felsefede, bu ve benzeri sözlerin yeri yoktur ve kavramlarımızla ilgili muazzam bir karışıklığa düşmeden onları kullanamayız. Bu nedenle felsefi tarzda konuşurken Tanrının ne birinden bir şey istediği ne de birinin Tanrıyı tiksindirdiği ya da sevindirdiği söylenebilir: Şüphesiz ki , bütün bunlar Tanrıda yeri olmayan insani sıfatlardır.
Şunu dediğinizde şaşkınlığımı gizleyemiyorum: Eğer Tanrı bir hatayı cezalandırmıyor olsaydı (demek istediğim, bir yargıç gibi, hatanın kendisine bağlı olmayan bir ceza vermeseydi, çünkü buradaki mesele bu) birini taşkınca suç işlemekten ne alıkoyabilirdi? Şüphesiz ki, böyle şeylerden ancak ceza korkusuyla kaçınan kişi (sizin öyle olmadığınızı umuyorum) asla sevgiyle hareket etmez ve hiçbir erdeme sahip değildir. Ben kendi payıma, bu gibi şeylerden, benim tekil doğamla açıkça çeliştikleri ve beni Tanrı bilgisi ve sevgisinden uzaklaştırdıkları için kaçınıyorum ya da kaçınmaya çalışıyorum.
...Gerçekten de sizin görüşleriniz, bu dünyada varolmaktan çıktığımda ebediyen varolmaktan kesileceğim düşüncesine götürür gibi geliyor bana; oysa bu Kelam, Tanrının bu iradesi, tam tersine, bu yaşamın ardından bir gün daha yetkin bir hale erişerek en yetkin Tanrısallığın temaşasına varacağımı, ruhumun iç tanıklığıyla doğrulayarak bana bir teselli veriyor.
Aslında bir gün beyhude olduğu ortaya çıkacak olsa bile, bu umut, umut ettiğim sürece beni gerçekten mutlu ediyor.
" ... Ben Kutsal Kitap'a, sizin onda bulduğunuzu sandığınız hakikati atfetmedigim halde, onun otoritesini en az sizin kadar, belki daha da fazla tanıdığıma inanırım ve başkalarından çok daha temkinli davranarak ona çocukça ve saçma kanaatler eklememeye özen gösteririm."
" ... ebedi ve sonsuz bir şeyin sevgisi, ruhu, saf ve her türlü üzüntüden arınmış bir neşeyle besler; gayet arzu edilir ve kişinin var gücüyle araması gereken bir şeydir bu."
"İnsanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için korkunçlar."