Kudüs Hz. İbrahim'in (aleyhisselam) Hanif dinini ve vahiy kültürünün temel dinamiği niteliğindeki tevhit inancını temsil eden kutsal bir şehir olduğundan bu şehrin gerçek sahipleri de "İnsanların içinde iman edenlere düşmanlıkta en katı olanların yahudilerle müşrikler olduğunu görürsün." (Maide, 5/82) diye buyurduğu siyonist işgalcilerin elindedir. İşgalciler kesintisiz bir şekilde bu şehrin İslami kimliğini yok etmeye ve şehri tam anlamıyla bir yahudi şehrine dönüştürmeye çalışıyorlar. Filistin halkını temsil ettiklerini ileri sürdükleri halde bu halkın değerlerinden kilometrelerce uzak olan birtakım çevreler de siyonist işgalcilerin Kudüs'teki yahudileştirme çalışmalarına çanak tutuyor hatta dolaylı yollarından yardımcı oluyorlar.
Nitekim Salahuddini Eyyubi, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı bu inanç ve şuurla haçlılardan kurtarmıştı. Onun haçlı işgalini içine sindirememesi ve o kutsal mekanlar için uykularının kaçması bir Filistinli ya da Arap olmasından değil Müslüman olmasından kaynaklanıyordu.
Filistin topraklarının en güzel mevkisinde yer alan bu şehir etrafı akarsularla, yemyeşil arazilerle ve küçük kasabalarla çevrili dört tepe üzerine kurulmuştur. Bu tepelerden biri Zeytin Dağı olarak adlandırılır ve Hz. İsa'nın (aleyhisselam) buradan göğe yükseltildiği rivayet edilmiştir. Hz. Ömer (radiyallahu anhu) bu tepede teberrüken namaz kılmıştır.
Yüce Allah, Kur’anı Kerim’de şöyle buyurur: “Kulunu, kendine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya yürütenin şanı pek yücedir.” İsra, 17/1