Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kudüs ve Devletler Hukuku

Türkkaya Ataöv

Kudüs ve Devletler Hukuku Sözleri ve Alıntıları

Kudüs ve Devletler Hukuku sözleri ve alıntılarını, Kudüs ve Devletler Hukuku kitap alıntılarını, Kudüs ve Devletler Hukuku en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir İsrail yöneticisi önce toprağa el koyuyoruz; yasalar onu izliyor demişti. İsrail propagandası el konan bazı özel topraklar için yüksek tazminat ödendiğini ileri sürüyor. Herhangi bir ödemenin söz konusu olduğu durumlarda, rakam çoğu kez 1948 yılı değerini aşmıyor ki, bu da düpedüz bir göstermeliktir. Yoksa, İsrail buldozerlerinin Araplara ait yapıları her fırsattan yararlanarak gelişigüzel yıktıkları artık bilinmelidir. Bazan çarşıya, pazara gitmiş olan bir aile dönüşünde, konutunu yıkılmış buluyor, durdurma emri için Belediye Başkanıyla görüşmeğe giden ev sahibi geri geldiğinde gene aynı sonuçla karşılaşıyor. Direnen Araplar, çoğu kez, konutlarının önce giriş basamaklarının sökülüp atıldığını, sonra sırasıyla bahçe, kaldırım, hatta odaların bir kısmının yıkıldığını görüyorlar. Boyun eğmeyenler üstünde baskı, hatta işkencelere başvuruluyor. Bugün, bulldozer yeni Kudüs'ün neredeyse bir simgesi olmuş durumda.
Sanrılarında büyüttüğü topraklardır..
Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nun 1967 saldırısından sonra aldığı ilk karar 22 Kasım 1967 tarihli ve 242 sayılı ünlü karardır. Bu karar, kuşkusuz, 1967 savaşından sonraki güç dağı­lımını, yani askeri bakımdan muzaffer olan İsrail ile yenik Mısır, Suriye ve Ürdün'ün durumlarını önemli ölçüde yansıtır. Arap ülkeleri İsrail'in işgal edilmiş topraklardan çekilmelerini ister­lerken, İsrail yeni «savunulabilir» sınırlar istemiş, ama bunun ne olduğunu, nerelerden geçtiğini bugüne değin belirtmemiştir.
Sayfa 28
Reklam
Okula giden Kudüslü Arap öğrenci kendi kültür, tarih ve dinini İsrail gözüyle görüp değerlendirmek zorunda bırakılıyor. Arap tarihi onlara bir yağma, çekişme ve kan deryası olarak, Yahudi geçmişi de parıltılı bir biçimde sunuluyor. Müslümanlık ve Hıristiyanlık hiç okutulmazken Tevrat'ın öğretimi zorunlu olan orta okullarda Arap öğrenci kendi tarihini 32, Yahudilerin tarihini ise 384 saat görüyor. Osmanlı yönetiminde parlak bir okul olan Raşidiye'de 1967'den önce bile 800 öğrenci varken, 1970'lerde bu sayı 14'e inmişti.
Ve eller ovuşturulur.. O eller ki durdurulur(!)
Filistinlilere temel haklarının verilmemiş olduğu bilinen bir gerçektir. Kudüs'le ilgili olarak Birleşmiş Mllletler'in aldığı kararlarda ortadadır. israil'in bunlara uymaması onları geçersiz kılmaz. Ancak, B.M.'in israil'i yalnızca suçlamakla kalması ve bundan ileri gidememesi bu devleti cesaretlendirmiş, saldırılarını arttırma ve başkalarının hukukunu çiğnemeyi sürdürme ola­nağı tanımıştır.
Sayfa 35
1949 - Cenevre Andlaşması
İsrail'in işgal altındaki topraklarda yaşayan sivil Arap halkına muameleleri, türlü yönlerden, 1949 Dördüncü Cenevre Andlaşmasına aylarıdır. Dördüncü Cenevre Andlaşmasının 49'uncu Maddesi -sivil halkın yerinin değiştirilmesini yasaklarsa da, İsrail Filistinlileri yerlerinden etmiş, işgal ettiği bölgelerde askeri ve sivil yerleşimler kurmuş, Kudüs'ün de çehresini değiştirmiştir. İşgal al­tındaki yerlerde böylesine bir demografik değişim Arap kültürünü yok etmek amacını da güdüyor. Böylesine sistemli bir çaba da devletler hukukuna aykırıdır. İsrail Hükumeti yeni yerleş­me merkezleri kurmakla da uluslararası andlaşmalara ve Birleşmiş Milletler'in kararlarına karşı çıkmaktadır. 1967'den sonra askeri ve yarı-askeri olan yerleşmeler, gün geçtikçe, sivil yer­leşmeler durumuna sokulmaktadır. Kudüs (ve Sina) çevresindekiler de başından beri sivil nitelikteydiler.
Sayfa 33
" Dualarını bile unuttukları, bir gerçektir.. "
Kudüs'ün bir yönüyle Yahudiler için de kutsal olması başka, ama farklı din ve kültürleri temsil edenlerin haklarının ayaklar altına alınması gene başkadır. Bugün, El-Aksa ve Kubbet el-Sahra çevresinde bulunan Arapların hemen yakındaki genişletilmiş Ağlama Duvarı'ndan gelen karışık mırıltılar ve yükselen ilahilerle dualarını bile şaşırdıkları bir gerçektir.
Sayfa 25
Reklam
Tüm Dünyanın Sevinci - Kudüs..
«Kudüs» bir kentin adı olmaktan çok daha öte bir anlam ve değer taşır. Üç monoteist dine, yani Yahudiliğe, Hıristiyan­lığa ve Müslümanlığa inananlar için «Kutsal Kent»tir. Yahudiler kentin adının ilk kez Tevrat'ta geçmesiyle kutsallığı ve ebedili­ğinin Kral Davud ve Salamon (Süleyman) yönetimiyle bağlan­tılı olduğuna inanırlar. Gerçekten,
Giriş bölümünden
Küçültme aşamalarından..
Kudüs Kenti bir corpus separatum olarak özel bir uluslar­ arası rejim altına sokulacak ve Birleşmiş Milletler tarafın­ dan yönetilecektir. Sorumlulukları Birleşmiş Milletler adına ve Yönetici Otorite olarak Vesayet Kurulu yüklenecek­tir. - Kudüs Kenti bugünkü Kudüs belediyesi ve çevresindekl köy ve kasabaları içerecektir. - Yöresel özerk birimler yöresel hükümet ve yönetimin geniş yetkilerine sahip olacaktır. (...)
Sayfa 16
Ulusların kendi geleceklerini kendilerinin saptamaları halkların emperyalizme tepkisinin bir ifadesidir. Bu hak B.M. Antlaşmasında da Madde 1/2 ve 55'de belirtiliyor. B.M. Andlaşmasının yorumu üstünde de bir çeşit vesayet kurmağa çalışan emperyalist devletler bu hakkı sınırlamak isteyerek onu kullanılacak bir hak olmaktan çok işlevsiz bir ilke gibi sunmayı yeğlemişlerdir. Ancak, Genel Kurulun 1950'de aldığı 421 sayılı kararı, bu hakkı temel insan haklarından biri olarak sayar. Sömürge ÜIkeleri ve Halklarına Bağımsızlık Verilmesine İlişkin B.M. Bildirisi» de halkların yabancı boyunduruk, baskı ve sömürüye hedef olmalarının temel insan haklarının yadsınması anlamına geldiğini açıkladı. Birleşmiş Milletler yalnız 1961'de bu açıklamanın uygulanmasını izlemek amacıyla bir Özel Komisyon kurmakla kalmadı, ulusların kendi geleceklerini kendilerinin özgürce saptama hakkı içine doğal kaynaklarına sahip olmaları hakkını da kattı. Özellikle Birleşmiş Milletler komitelerinde yapılan incelemeler sonucu olarak, bu haklar uluslararası ilişkiler ve devletler hukukunun bağlayıcı ve emredici kuralları içine girmeğe de başladı. Filistin halkının sözü edilen temel haklara sahip olmasına engeller konduğu açıktır.
Bir ingiliz gider, başka bir sureti gelir.. Halklar uykudayken..
İngiliz Manda yönetiminin sona ermesinden bu yana, Filis­tinli Araplar kendilerini Siyonist işgale karşı savunmak için el­lerinden geleni yaptılar. F.K.Ö'nün kuruluşu (ve bu arada Ürdün'ün Batı Yakasında egemenlikten vazgeçmesi) B.M.Genel Kurulunun Filistin halkının kendi geleceğini kendinin saptaması, ulusal bağımsızlığı ve egemenliğini onaylamasında önemli et­ken oldu. Ulusların kendi geleceklerini kendilerinin saptamaları halk­ların emperyalizme tepkisinin bir ifadesidir. Bu hak B.M. And­aşmasında da Madde 1/2 ve 55'de belirtiliyor. B.M. Andlaşma­sının yorumu üstünde de bir çeşit vesâyet kurmağa çalışan em­peryalist devletler bu hakkı sınırlamak isteyerek onu kullanıla­cak bir hak olmaktan çok işlevsiz bir ilke gibi sunmayı yeğlemiş­lerdir.
Sayfa 34
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.