Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kültür Değişmeleri

Mümtaz Turhan

Kültür Değişmeleri Sözleri ve Alıntıları

Kültür Değişmeleri sözleri ve alıntılarını, Kültür Değişmeleri kitap alıntılarını, Kültür Değişmeleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Müceddit yeni bir şey getirmekle, onu mensup olduğu cemiyete kabul ettirmekle bir muvaffakiyet, bir zafer elde ediyor, demektir. Zira yeni unsurla tedaî ettirileceği için etrafındakilerin zihninde daima onunla birlikte görünecektir. Binaenaleyh yeni unsuru benimsemekle başkaları da müceddidin mevkiiyle mütenasip bir itibar veya eksiklik hissi duyacaklardır. Onun için yeni bir elbise modelini, veya yeni bir parfümü yayması hususunda bir satıcı kızdan ön ayak olması istenmeyip sevimli, meşhur bir sinema yıldızına veya güzellik kraliçesine müracaat edilmektedir. Eğer yeni kültür unsurunun çıktığı memleket veya grubun, alıcı cemiyetin nazarındaki mevki ve itibarının, o şeyin kabulü hususunda ön ayak olan ferdin ehemmiyet ve itibarından çok daha müessir olduğu görülüyor
- "En iptidaî ve basitlerinden en mütekâmil ve mürekkep olanlarına kadar her cemiyet, kendi kültürüne, onun unsurlarına, bilhassa kendi yaşayış tarzına, örf ve âdetlerine, an’anelerine hususi bir ehemmiyet vermekte, başkalarınınkine üstün görmekte veya tercih etmektedir..."
MEB Yayınları
Reklam
Medeniyet birikmis bir bilgiye ve teknik vasıtalarına sahip olmayı ifade eder.
Değişen şartlar karşısında umumî çareler bulma ve onlara intibak etme hususunda her kültür aynı derecede mücehhez olmadığı gibi müsavi bir kapasiteye de sahip değildir. Bir cemiyetin muhitinde değişiklikler olduğu zaman bazı fertlerin veya grupların arzu ve ihtiyaçları kendi kültürleri tarafından ancak bir dereceye kadar tatmin olunabilmektedir. Arzuların yerine getirilemediği, ihtiyaçların iyi tatmin olunamadığı böyle zamanlarda ve bilhassa daha iyi mücehhez gibi görünen bir kültürle temasa gelindiği vakit cemiyette memnuniyetsizlik, huzursuzluk doğabilir. İşte bu nevi hoşnutsuzluk zamanlarında eğer cemiyet mensupları kendi kültürlerinin zaafını hissetmeye başlar veya temasa gelinen medeniyet veya kültürün doğrudan doğruya veya vasıtalı bir şekilde tazyikine maruz kalırlarsa kültürlerinde esaslı değişmeler vukua gelir.
Kültür, bir cemiyetin sahip olduğu maddî ve manevî kıymetlerden teşekkül eden öyle bir bütündür ki, cemiyet içinde mevcut her nevi bilgiyi, alâkaları, itiyatları, kıymet ölçülerini, umumî atitüt, görüş ve zihniyet ile her nevi davranış şekillerini içine alır. Bütün bunlar birlikte, o cemiyet mensuplarının ekserisinde müşterek olan ve onu diğer cemiyetlerden ayırt eden hususî bir hayat tarzı temin eder.
Yabancı bir kültür unsurunun cemiyete ithalinden, iyiden iyiye benimsenip temessül edilmesine kadar geçen içtimaî kültür prosesini başlıca üç safha veya merhale halinde göstermek mümkündür. Evvelâ, bu yeni unsurun kabulünde rolleri olan ilk müteşebbislerin (bunlara mücedditler denildiğini yukarıda görmüştük) onu benimsemeleri ve kabul etmeleri safhası; saniyen, mücedditler tarafından cemiyete ithal edilen yeni kültür unsurunun diğer fertler tarafından benimsenip kabul edilmesi safhası; ve nihayet bu unsurun, mevcut kültüre intibak ve temessül edebilmesi için geçirmek mecburiyetinde olduğu tahavvüller merhalesi gelir.
Reklam
Harsa dahil olan şeyler usul ile fertlerin iradesiyle vücude gelmemişlerdir, sun'i değillerdir. Nebatların, hayvanların uzvî hayatı nasıl kendiliğinden ve tabiî bir surette inkişaf ediyorsa, harsa dahil olan şeylerin teşekkül ve tekâmülü de tıpkı öyledir. Meselâ, lisan fertler tarafından usulle yapılmış bir şey değildir.
Eğer bugün kültürün bu ayırt edici vasfı olmasaydı medeniyet gibi içtimaî grupların en son merhalesini teşkil eden millet hududunu aşabilseydi, bütün insanlığı tek bir medeniyete sahip kılmak suretiyle bir camia halinde birleştirmek kolaylaşırdı. Fakat bugün lisan, din, sanat, örf ve adetler, itiyatlar, an'ane, müşterek hâtıralar, tarih ve ilh.. gibi sayısız kültür farkları bu nevi bir birleşmenin ancak ayni medeniyet seviyesinde bulunan milletlerin, karşılıklı saygı, itimat ve müsamahaları sayesinde âhenkli bir işbirliği halinde mümkün olabileceğini ilham ediyor. Bunun aksi, her nevi kültür farklarını inkâr etmek veya ortadan kaldırmak yani bütün tabiî içtimaî bütünleri, milletleri yok etmek demek olacaktır. Bu taktirde ortaya "amorf" bir kütle veya tek bir milletin emrinde, inhiâl etmiş, insicamsız, rabıtasız kuru bir kalabalık kalacaktır.
Kültür unsurlarının kabul edilmesinde ön ayak olan ve müceddit denilen ilk müteşebbislerin ithal için neden muayyen unsurları seçtikleri düşünülmeye değer mühim bir meseledir. Bir faktör olarak işe karışan müceddidin şahsiyeti de nazarı itibara alınmak üzere bu hususta müessir olan saikler pek muhteliftir. Bunların en mühimlerinin tecessüs, yenilik, fayda temini ve itibar kazanma arzusu olduğu görülüyor.
95 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.