Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küplüce'deki Köşk

Samiha Ayverdi

Sayfa Sayısına Göre Küplüce'deki Köşk Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Küplüce'deki Köşk sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Küplüce'deki Köşk kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne kadar da tanıdık...
“Şöyle ki: Bir gün babam, evvelden beri tanıdığı Enver Paşa’nın eniştesine: ‘Birâder, halk açlıktan ölürken sen ticâret işlerinde ulu orta gitmekte bulunuyorsun. Vatanın hâlini düşünmek lâzım,’ deyince bu harp zengini elini pantolonunun yanına vurarak: ‘Ne diyorsun Hakkı Bey, vatan benim cebim!’ demez mi? Hayır, kalantor zengin! Vatan ne senin, ne de benim cebimdir. Ne yazık ki vatanı bir sağmal inek, ya da bir çiftlik kabul ederek onu kurutan vatansızlar, o gün de ve maâlesef bugün de aramızda yaşamakta bulundukça memleketimizin iflâh olması nasıl beklenebilir?”
Sayfa 24 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
Âlem-i İslâm neden uyanmıyor, biz Türkler neden uyanmıyoruz? Neden dostu düşmanı farkedemiyor, içine düşüp bocaladığımız gaflet gayyâsından kurtulmak için ihlâs ve îman ipine sarılıp selâmete ermenin yolunu aramıyoruz? Âlem-i İslâm, neden ahlâk-ı Mustafavî’ye bu kadar uzak?
Reklam
Birlik ve berâberlik ancak İslâm’ın ebedî ve ezelî mesajının idrâki ile mümkün olacağına göre, evvelâ müslüman dünyâsına: “Haydi, İslâm’ın ilâ-yı kelîmetullah’ı etrafında birleşelim” desek hatâ mı eylemiş oluruz?
“Ama alafrangalık modası ininden başını çıkarınca kimse pabucunu çıkarmaz, sokağın kirini evine taşır oldu. Ne yazık ki Türk, o temizlik an’anesini koruyamamış ve evine sokağın mikrobunu, tozunu taşıyan kunduralarla girilmesini önleyememişti. Halbuki Japon bu yerleşmiş huyunu asla terketmemiştir. Öyle ki misâfir kim olursa olsun, pabucunu çıkartmadan onu içeri almamıştır. Birkaç sene evvel elime geçen L’İllustration mecmuasında, Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın Japonya seyâhatinde, bulunduğu binânın kapısı önünde çıkarmış olduğu ayakkabısını yâverin omuzuna tutunarak giymeye uğraştığı fotoğraflanmış bulunuyordu. Biz ise âdet ve an’anelerimizi ucuza ve kolayına harcamaya öyle alışık bulunuyoruz ki, değil cumhurbaşkanlığı seviyesindeki bir kimsenin, alafrangalığa gönül vermiş basit bir memurun bile paspasa sürterek temizlediğini sandığı çamurlu kundurası ile tertemiz evimizi kirletmesine hayır diyemiyoruz.”
Sayfa 42 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Bugünün gençliği, eski ana-babaların: ‘Eti senin, kemiği benim,’ diyerek mektebe teslim ettikleri evlâtları gibi, hocalarına saygının tadını almış bulunsalardı, daha hocaları kürsülerine çıkar çıkmaz onları tâciz edecek hattâ hakaret eyleyecek tavırlar takınıp küçümsemeye nasıl kalkışırlardı? Hele: ‘Bana bir harf öğretenin kölesiyim,’ diyen büyük anlayışla hocasının karşısında diz çöken dünkü talebenin zihniyeti, maârif hayâtımızda yaşamış olsaydı, gençlerimiz kuru bir icâzet alma hevesi ile mektebe devam etmek yerine, ilim ve irfan aşkı ile hem kendilerini, hem de cemiyeti mayalayıp kabartarak taşırıp coşturur ve hem de etraflarına sağnak sağnak rahmet olup yağarlardı.”
Sayfa 43 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
Müslüman-Türk, ne zaman îlâ-yı kelimetullah uğruna bir örnek cemiyet hâline gelir ve gene ayrı ayrı devletçikleri müşterek bir îman merkezinde toplayabilirse işte ancak o zaman hem kendi dünyâsı hem de maddenin hapsi içine sıkışıp kalmış dünyânın ağzı bu huzurla tadlanabilir.
Reklam
Ey insan! Senin de bir Efendin var. Sakın ona karşı: Ben de senin için köpek gibi sâdıkım, deme! Zîra, köpekten beklenen sadâkat, insanlar için bir eksikliktir. Çünkü insandan beklenen, sadâkatten de öte olan âşıklıktır.
Muharrem’in on’u olunca Acemler topuzlarla kılıçlarla kendilerini yaralayıp, akılları sıra şehîd-i Kerbelâ’ya tâzimde bulunduklarını zannediyorlar. Halbuki bir derviş kişi, kendi içindeki Yezid’i öldürmeye çalışarak cemiyete örnek olmaya gayret eder.
Sayfa 101Kitabı okudu
Bugün insanoğlu eğlencesinde bile medeniyetten kopmuş bir vahşî ihtirasla çılgınlığı zevk hâline getirmiştir.
Sayfa 109Kitabı okudu
Bâzan bir kazma darbesi, bir kayayı parçalamaktan âciz kalır. Fakat, sabır ve sebatla gece gündüz damlayan katrecikler, kazmanın kıramadığı kayayı zamanla delip oyar.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
İncelik Dediğin...
“Meselâ, Pîr Ahmede’r -Rifâî bir gün hanımından ülkenin mahallî yemeği olan herîse yapmasını istemiş. Kadıncağız da yemeği hazırlayıp getirmiş. Getirmiş ama, işini acele tutan bir fâre Hazret’ten evvel sahana yaklaşınca, bunu gören kedi de fâreyi haklamış. Hâdiseye şâhit olan Hazret, kendisi için hazırlanmış olan herîseyi yemekten imtinâ ederek: ‘Uğrunda bir canın telef olduğu yemeği istemem,’ diyerek herîseyi yemeyi reddetmiş. Biz gâfiller ise âlemin canını yakmak pahâsına elde edilmiş mal ve mülkün birer cehennem ateşi olduğunu bilmem nasıl düşünemiyoruz?”
Sayfa 115 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Şaşılacak şey şu idi ki: İnsan oğlu, bir rehbere uymaktan neden korkuyordu? Halbuki bir derûnî tasfiye ve tezkiye için dünyâya gelmiş olan insan oğlunun, nefsânî ve şeytânî illetlerinden arınarak kendine de etrâfına da bahtın ve tâlihin tâ kendisi olması kadar güzel ne vardı?”
Sayfa 118 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.