Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küplüce'deki Köşk

Samiha Ayverdi

En Eski Küplüce'deki Köşk Gönderileri

En Eski Küplüce'deki Köşk kitaplarını, en eski Küplüce'deki Köşk sözleri ve alıntılarını, en eski Küplüce'deki Köşk yazarlarını, en eski Küplüce'deki Köşk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Vaktiyle yabancı bir kumaş tâciri Osmanlı ülkesine gelir, muhtelif tezgâhlarda dolaşıp durur. Nihâyet bir imâlâthâneye gelerek malları beğenir. Hepsini almak istediğini söyler. Mal sâhibinin topları denklerken içlerinden bir topu ayırdığını görünce bu hareketinin sebebini soran tâcire, esnaf: ‘Onu sana veremem kusurludur,’ der. Tâcir kendince bunun ziyânı olmadığını söylerse de esnaf diretir. Topu vermeyişinin sebebini şöyle îzah eder: ‘Benim malımın kusurlu olduğunu söyledim, biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerimize kusurlu mal satmış olacağım. Netîcede Osmanlının gururu, şeref ve haysiyeti rencîde olacak, bizi de dalavereci, hîlekâr sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem...”
Sayfa 193 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Bilgilerimiz, mevkilerimiz, varlıklarımız ve dirliklerimizle böbürlenip büyüklük taslamak gibi ednâ zaaflarla sarılıp sarmalanarak kof ve zavallı bir gurur içinde kendimizi bu zaafların köleliğine mahkûm etmekten kurtulmanın yolunu bilmem neden aramamaktayız? Hepimizin birer cam parçası olduğumuzu bilmemiz ne kadar güç olmalı. Ancak hayâtımızı renklendiren ve şavklandıran güneşin birer aynası olduğumuzu idrak edebildiğimiz an ne kadar rahat edeceğiz. Aradan çıkarılacak bir düşman, bizi şaşırtan bir ben ve benlik kalesi var ki onu fethetmek ve ‘ben’i dünyâya salana iâde etmek, saâdetlerin belki de en erişilmezi olsa gerek.”
Sayfa 206 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
Reklam
“Biz zavallı mahlûkların, köşkümüzü konağımızı, atımızı arabamızı, salımızı saltanatımızı teşhir ederken sanki bunlar fânî olmayacak gönül hazîneleriymiş gibi öğünürken, evini renk renk boyayarak çirkinleştirmeyi mârifet sayan çeribaşından ne farkımız kalmaktadır?”
Sayfa 210 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Ne yazık ki maddeye ve tekniğe yatırım yaparken, insanı ihmal etmiş olmak, Türkiye dâhil bütün dünyânın da işlemekte bulunduğu bir azim günah değil midir?”
Sayfa 217 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Büyük velî Ahmede’r- Rifâî: ‘İnsanlar iki yoldan terbiye olur, biri şevk-i muhkem, diğeri de sille-i Hudâ’ buyurur. Şevk-i muhkem, sağlam ve sarsılmaz bir sevgi, sille-i Hûda ise insanlara çeşitli yollardan gelen cezâ ve sitemler...”
Sayfa 239 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Neden bir araştırmacı ve mütefekkir imamımız mevcut değil? Zamânın güneşi ile ısınarak donup katılaşmış bilgileri üstünde kuluçka kesilip asırlardır aynı follukta yatan hocalarımızın üstünde yattıkları düşüncelerin cılk olduğunu ve asla bir civciv çıkaramayacağını onlara kim söyleyecek?”
Sayfa 271 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
Reklam
“Araştırmacımız neden mevcut değil? Îtiraz etsek de etmesek de ihtirâ ve keşifleri haçlı dünyâya kaptırmış bulunuyoruz. Kına yerine parmağına cilâ süren genç kadını ziynetinden, erkeği ise ağzındaki altın dişi gibi edna sebepler yüzünden câmiden de îmandan da kaçırmayı dinin gereği sayacak cahil vâiz, hiç değilse cemâatini millî-dînî bir inanç ile yoğurarak şekillemeyi gerçek îman borcu bilebilse...”
Sayfa 271 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Kadında çarşaf, baş örtüsü, erkekte şalvar ve sakal meselesini, cehennem münâkaşası hâline getirerek kütleyi birbirine düşüren âileler ve cemiyet arasında kavga ve tatsızlıklara yol veren günahkârın asıl kendisi olduğunu acaba ona kim, ne zaman söyleyecektir?”
Sayfa 272 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Ey hoca efendi, şu dönme dolap etrâfında yerinde saymaktan kurtul... Çık bu fâsit çarkın esîri olmaktan. Sen Muhammed ümmetisin. Yâni ilme ve ahlâka açık kapının efendisi olan âhir zaman Peygamberi’nin ümmetisin. Bakıyorum, parmak kadar çocuklara Kur’an okutuyorsun. Ammâ onlara zerre kadar Kur’an ahlâkını vermiyorsun. Zerre kadar tad ve zevk vermiyorsun.”
Sayfa 272 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
“Cüppeni savura savura gelerek çıktığın kürsüden vâazını dinleyen cemâatinin çocukları mahallelerinde sanki birer azgın kurt. Evlerin camlarını kıran, fidanları, çiçekleri çiğneyip koparan, genç kızların bacaklarına asit sıkarak yara açan, yaraları kemiklere kadar dayatıp sakat bıraktıran veletlerin çoğu senin cemâatinin ekmeğini yiyenler... Neden bu derbeder, kılıksız adamlara ve umacılaşmış kadınlara Muhammedî ahlâktan söz etmiyor da onlara cehennem ateşi ile zebânî ve topuz korkusu ile dehşet veriyorsun?”
Sayfa 272 - Kubbealtı Neşriyât, 3.baskı, 2016.Kitabı okudu
33 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.