Orta Boy - Renkli

Kur'an-ı Kerim ve Karşılıklı Muhtasar Meali

Hayrat Neşriyat İlim Araştırma Heyeti

En Eski Kur'an-ı Kerim ve Karşılıklı Muhtasar Meali Gönderileri

En Eski Kur'an-ı Kerim ve Karşılıklı Muhtasar Meali kitaplarını, en eski Kur'an-ı Kerim ve Karşılıklı Muhtasar Meali sözleri ve alıntılarını, en eski Kur'an-ı Kerim ve Karşılıklı Muhtasar Meali yazarlarını, en eski Kur'an-ı Kerim ve Karşılıklı Muhtasar Meali yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kamer 17
Andolsun biz Kur´an´ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?
Sayfa 528 - Hayrat Neşriyat
Allah yolunda
"Ve Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin! Bilâkis onlar hayattadırlar, fakat (siz) anlayamazsınız."
Sayfa 23 - Hayrat Neşriyat Bakara 154
Reklam
Iman edip güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık olarak Cennet, bir de ziyâde Allah'ın cemaline mazhar olmak vardır . Yunus 26
Sayfa 211Kitabı okudu
"Görmedin mi Allah nasıl bir teşbih yaptı. Güzel bir söz, kökü yerde sabit, dalları ise gökte olan bir ağaca benzer." İbrahim Suresi 24. Ayet-i Kerime
"Bizi dosdoğru yola hidâyet eyle!" Fatiha 1 / 6 "Bir mümin hidayeti isterse; (Bize hidâyet eyle!) sebat ve devam ma'nâsını ifâde eder. Zengin olan isterse ziyâde ma'nâsını, fakir olan isterse i'tâ (ihsân etmek) ma'nâsını, zayıf olan isterse iâne (imdad) ve tevfik (muvaffak kılma) ma'nâsını ifâde eder. (...) En büyük hidâyet, hicâbın (perdenin) kaldırılmasıyla hakkı hak, bâtılı bâtıl göstermektir." (İşârâtü'l-İ'câz, 19)
"İşte onlar, Rablerinden bir hidâyet üzeredirler, kurtuluşa erenler de işte ancak onlardır." Bakara 2 / 5 [Kurtuluşa erenler işte ancak onlardır] 'da bir sükût var, bir ıtlak (belirsizlik) var. Neye zafer bulacaklarını ta'yin etmemiş (belirlememis). Tâ herkes istediğini içinde bulabilsin. Sözü az söyler, tâ uzun olsun. Çünki bir kısım muhâtabın maksadı ateşten kurtulmaktır. Bir kısmı yalnız Cenneti düşünür. Bir kısım saâdet-i ebediyeyi arzu eder. Bir kısım yalnız rizâ-yı İlâhiyi (Allah'ın râzı olmasını) ricâ (ümid) eder. Bir kısım, rü'yet-i İlahiyeyi (Allah' görmeyi) gãye-i emel bilir (arzu eder). Ve hâkezâ, bunun gibi pek çok yerlerde Kur'ân, sözü mutlak bırakır (sınırlamaz), tâ âmm (umûmi) olsun. Hazf eder (kısaltır), tâ çok ma'nâları ifâde etsin. Kısa keser, tâ herkesin hissesi bulunsun. İşte [Felâha erenler] der. Neye felâh bulacaklarını ta'yin etmiyor. Güyâ o sükûtla der. 'Ey Müslümanlar, müjde size! Ey müttaki (günahtan sakınan)! Sen Cehennemden felâh bulursun. Ey sâlih! Sen Cennete felâh bulursun. Ey ârif! Sen rızâ-yı İlâhiye nâil olursun. Ey âşık! Sen rü'yete mazhar olursun.' Ve hâkezâ. (Zülfikar, 25. Söz, 26)
Reklam
167 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.