En Eski Kur'an Okumanın Adâbı ve Fazileti Gönderileri
En Eski Kur'an Okumanın Adâbı ve Fazileti kitaplarını, en eski Kur'an Okumanın Adâbı ve Fazileti sözleri ve alıntılarını, en eski Kur'an Okumanın Adâbı ve Fazileti yazarlarını, en eski Kur'an Okumanın Adâbı ve Fazileti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmam Gazali'nin yeri bende ayrı kitaplarını okurken hiç sıkılmadan bıkmadan akan o sadeliğini çok seviyorum. Bu kitapta aynı şekilde devam ediyor. Kuran-ı Kerim düz bir kitap olarak değil KURAN olarak bakmamız gerekiyor ve bu kitapta bu konulara başlık başlık yer veriyor. Okumanızı tavsiye ediyorum. Ama son kısım benim gibi casual( normal ) okuyucuya hitap etmiyor daha çok tevsir yapacaklara hitaben yazılmış. Ve tekrara düşmüş. Bu yüzden son kısım sıkabilir şimdiden haberiniz olsun
İçerikte ciddi sıkıntılar var. Çelik yayınları okumayın. Türkçesi berbat. Gazali'nin kemikleri sızlıyordur, bu yayın evi yüzünden. Eserin orijinalinden tercüme yapılmadığı aşikar. Peki tercümelerin tercümesinden ne istiyorsunuz da bu ne olduğu belli olmayan garabet bir hale sokuyorsunuz eserleri. Hangi Türkçe bu kullandığınız!
Araya karışan bir takım İsrailiyattan ifadeler olduğu konusunda da şüphelerim var. Bundan Çelik Yayınlarını sorumlu tutamam, ama mutlaka ilâhiyat alimlerinin incelemesi gerekiyor, piyasada gezip okunuyor bu eserler...
Ebu Süleyman Daranî der ki: "Zebanîler, yarın kıyamet gününde putperestlere saldırmaktan önce Kur'an ilimlerini bildikleri halde Allah'a isyana kalkışanlara saldırır, onları yakalayıp cezalandırırlar."
Hasan Basrî der ki:
"Siz Kur'an'ı kendinizce bazı merhale ve konaklama yerleri durumuna getirmişsiniz. Geceleri de bu merhaleleri geçen develer yapmışsınız. O develere biniyor/geceleri bir miktar Kur'an okuyor, bununla geçitleri geçiyorsunuz/vakit geçiriyorsunuz. Oysa sizden önce öyleleri vardır ki, onlar bu Kur'an'a Rablerinden kendilerine gönderilmiş bir mektup, kanun olarak görüyorlardı. Onlar bu kanun mektupları veya genelgeleri geceleyin okurlar, gündüz olunca da uygulamasına geçerlerdi."
Asıl yanlış olanı, bid'at-ı Mezmume/yerilmesi gereken yenilik ise, asıl eski sünnete aykırı olan ve onların ortadan kalkmasına sebep olan veya böyle bir sonucu doğuracak olandır. İşte bundan sakınmak gerekir.
"Doğrusu Kur'an hüznü/garipliği içeren bir kitap olarak nazil olmuştur. O halde Kur'an okurken hüzünlü olmaya çalışın."
İnsanın hüzünlenmesi ve üzüntülü bir hal içinde olabilmesi için de birtakım yollar bulunmaktadır.Kur'an okuyan bir kimse, Kur'an'da yer alan ve tehdit içeren, azap bildiren, misakı ve ahdi hatırlatan olayları hatırlamakla olabilirler. Bunları okuma sırasında değerlendirirken, kendisinin Allah'ın emir ve yasakları karşısındaki durum ve tutumunu, yasakları karşısındaki tavrını, eksiklerini gözleri önüne sermelidir. Böyle yapınca zaten insan ister istemez hüzünlenecektir ve bunun ardında da ağlamak gelecektir. Eğer tertemiz ve pırıl pırıl gönül erbabının ağlayışı gibi ve onların hüznü gibi bir hüznü ve ağlamayı kendisinde bulamıyorsa ve kendini böyle bir şeye hazır görmüyorsa, bu takdirde neden hüzünlenip ağlamadığına hüzünlenip ağlamalıdır. Çünkü gerçekten bir kimsenin duygusuzluğu ve katı yürekliliği kendisi için en büyük bir felaket ve musibettir.
Kuran'ın gerçek anlamda okunması söz konusu olunca, okuyanda şu üç özelliğin birleşmesi gerekir;dil,kalp ve akıl. İşte bu üçü birleştiği anda okunan Kuran insan üzerinde etkisini gösterebilir. Dilin payı Kuran harflerini tecvid kurallarına göre tane tane okumaktır. Aklın payı manaların yorumu ve tefsiridir. Kalbin nasibi de öğütlerden etkilenmek, uyarılardan ders çıkarmaktır, gereğini yerine getirmektir. Dil okur, akıl okunanı tercüme eder, kalp ise bunlardan ders alır, öğüt alır.
Hz. Ali b. Ebû Talib(ra) der ki :
Üç şey vardır ki, insanın belleğini güçlendirir, balgamı yok eder:Bunlar oruç tutmak, misvak kullanmak ve Kuran okumaktır.