Şirk renklidir, zamana ve mekâna göre değişkenlik göstermektedir. Müşrikler Allah'a inanmıyor değildi elbetteki inanıyorlardı. Onlara sizleri kim yarattı, sizlere bunca nimeti bahşeden kimdir? Diye sorulduğunda hiç şüphesiz Allah derlerdi. Ancak Allah ile beraber kendilerine ortaklarda edinmişlerdi. Yahudiler Uzeyir Allah'ın oğludur diyerek, Hıristiyanlar Meryem oğlu İsa Allah'ın oğludur diyerek, müşrikler de melekler Allah'ın kızlarıdır diyerek Allah'a iftira atıp şirk koşuyorlardı. Melek, cin, şeytan, ateş, ay, güneş ve kendi elleriyle yaptıkları putlara tapıyor onları Allah'a yakınlaşmak için aracı olarak görüyorlardı. Günümüzde ise bu durum çoğu kimselerin güç sahiplerini, zenginleri, ünlü kimseleri, azizleri, velileri... Allah'a ortak koşup duayı ümidi onlara bağlamaktadır. Bu tıpkı Allah'a yakınlaşma vasıtası olarak gören müşriklerin ve önceki kavimlerin durumuna benzemektedir. Hâlbuki ortak konuşulanların tamamı bu yönelişe hakiki anlamıyla cevap verme imkânına sahip değildirler. Ümit; bir olan, doğmamış, doğrulmamış, eşi, benzeri, ortağı bulunmayan, her şeyin malikî olan Allah'tan beklenmelidir.
Allah Kur'an'ın birçok yerinde şirkin büyük bir zulüm olduğunu dile getirip affedilmeyecek bir günah olduğunu haber vermektedir.