Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler

Yaşar Nuri Öztürk

En Eski Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler Gönderileri

En Eski Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler kitaplarını, en eski Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler sözleri ve alıntılarını, en eski Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler yazarlarını, en eski Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Üstünlük ölçüsü olan hizmet ve ilimden uzak kalmış insanlar, yapay üstünlük yolları aramaya başlamış ve kendilerine sunulan şu namert slogana sığınmışlardır: “İlim ve araştırma önemli değil, dava adamı olmak esastır.” Bu sloganın ruhlara akıttığı zehir, kendisini “Oku” emri üzerine oturtan bir kitabın bağlılarından bazılarını neredeyse, okumaya ve düşünmeye düşman hale getirdi. Böylece onlar, çağlar öncesinin gayretlerine dayanan ürünleri, olduğu gibi tekrar etmeyi, hatta putlaştırmayı Allah’ın emri gibi sunmaya başladılar. Bunun aksini yapmak çalışmayı, çile çekmeyi gerektiriyordu. Böyle bir çileyi üstlenmeye ne kendilerinin niyeti vardı ne de onları kullananların.
Akıldan uzaklaştırılan iman (sonuç olarak da din) sübjektifleşir, kişiselleşir, nefsanîleşir. Böyle olunca da gerçeğe ve genele sırt dönerek, kişinin egosuyla eşitlenir. Bu noktaya geldiğinizde iman, yapıcı-yaratıcı bir mutluluk kaynağı olmaktan çıkar, yıkıcı bir tahrip gücüne dönüşür. Kur’an’ın, imanı sürekli bir biçimde akıl ve bilimle kucaklaştırması, insanı bu olumsuz sonuçtan korumaya yönelik en hayatî tedbirdir. Bu Kur’ansal tedbirin işlerlik kazanmasında laiklik birinci derece önem arz edecektir. Çünkü laiklik, tabu- laştırılmış eski kuralların egemenliği yerine çağa, zamana ve ihtiyaçlara göre hukuk ve kural oluşturmanın bir numaralı sistemi ve normatif güvencesidir.
Reklam
İkinci şart olan iman ise Hadîd Suresi, 7. ayette, mukaveleye atıf yapılarak ifadeye konmuştur: “İman sahipleri iseniz size ne oluyor da Allah’tan emin olmuyorsunuz? Oysaki Resul sizi rabbinize inanmaya çağırıyor. Üstelik, Resul/rabbiniz sizden taahhüdünüzü kuvvetli bir şekilde almıştı.” Görüldüğü gibi, ezelî mukavelenin iki tarafı vardır: İnsanın kendisi, yani hak ve özgürlüğü bizzat kullanacak olan ile Rab, yani hak ve özgürlüklerin kullanımında kendi payına düşeni isteyecek, öteki varlıkların payına düşenin de kontrolünü yapacak kudret.
Şirk, Emevî kodamanlarıyla onların dümen suyunda bir ‘İslam’ dayatan bugünkü dincilerin tanıttıkları gibi dinsizlik- Allahsızlık falan değildir. Şirk, bir dindir, ama tek ilahın değil de bir ilahlar panteonun egemen olduğu dindir. Rabler veya tanrılaştırılmış, dokunulmaz-eleştirilmez kılınmış kişiler işte bu ilahlar panteonun üyeleridir.
Din maskeli ve gerekçeli bütün zulüm ve ahlaksızlıklar dini temsil durumundaki zümre tarafından sergilenmekte ve din, bunların kötülükleri yüzünden kavga ve kötülük kurumuna dönüşmektedir.
"Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar." Giordano Bruno
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
Hiç kimsenin Allah ile kul arasında jandarmalık, bekçilik, vekillik yapma hak ve yetkisi yoktur. Bu zorunluluğu ifade eden birçok emir, Hz. Peygamber’e bile yöneltilmiştir.
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.