Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küreselliğin Fay Hattı

Akif Emre

Küreselliğin Fay Hattı Sözleri ve Alıntıları

Küreselliğin Fay Hattı sözleri ve alıntılarını, Küreselliğin Fay Hattı kitap alıntılarını, Küreselliğin Fay Hattı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilge kral Aliya İzzetbegoviç’in özel bir program için Kon­ya’da olacağını öğrendik. Tam da onun “Konuşmalar”ını okudu­ğum sırada gerçekleşen bu ziyaret vesilesiyle belki bazı notlar aktarmam yararlı olur. 1994 yılında Saraybosna kuşatma altında... Lideri olduğu SDA’nın kongresinde konuşma yapması için kürsüye çağrılan Aliya İzzetbegoviç, söze şöyle başlıyor. “Salonda resmimin asılı olduğunu yeni fark ettim. Bir tevazu gösterisi olarak algılama­yın ama resmimi lütfen indirin. Bu tür şeylerin bizim ‘adet’imizde yeri yok.” Konuşmalarından birinde de, her yeri kaplayan şehid me­zarlıklarına sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak, ‘adet’imizde yok ama diyor, bu şehitliklere fazla gösterişli olmasa da birer anıt yapılmasını öneriyor: “Bu ülke için verilen savaş unutulmamalı.” Karizmasının en üst noktada olduğu dönemde, sivil bir si­yasetçi olduğu kadar savaşan bir ordunun da komutanı olarak, bu sözlerin anlamı ancak bilgelikle açıklanabilir.
Sayfa 145
İsrail insansız topraklar üzerine vatansız insanların kurduğu bir devlet değildir. Bu toprakların yüzlerce yıldır sahibi insanları kovulmuş ve hiçbiri orada doğmamış insanlar tarafından işgal edilmiştir. Bu anlamda Türk okuyucusunun bilincindeki istiklal Savaşının yaptığı çağrışım karşılığı İsrail işgali değildir. Eğer bir istiklal Savaşı’ndan bahsedilecekse bu Filistinlilerin haklı mücadelesi, intifada için kullanılabilir.
Sayfa 278 - YönelişKitabı okudu
Reklam
Her şeyden önce, siyonizm’e ve İsrail işgali ile uygulamalarına yönelik karşı tavrın, Yahudi düşmanlığı olarak algılanması ya da özellikle böyle yansıtılmaya çalışması dikkat çekici. Bu topraklarda yaşayan hiç kimsenin yahudilerle, Yahudi olmalarından dolayı bir sorun olmadığını herkes bilir. Hem sosyolojik anlamda hem de teolojik anlamda Türklerin ve Müslümanların Yahudilikle kurduğu ilişki biçimi, antisemitizmi doğuran batının tarihi ve kültürel deneyiminden çok daha farklıdır. Hristiyanlık için, İsa katili olarak doğuştan lanetli sayılan Yahudi algılayışını hem Türk toplumu hem de, Araplar dahil, tüm Müslüman toplumlar için, hiçbir zaman geçerli olmadığı gerçeğinin İsrail propagandasının oluşturduğu Arap terörist imajıyla bastırmak istenmesi tarihin bir ironisidir.
Sayfa 277 - YönelişKitabı okudu
Hiç kimse Filistinlilerin neden ayaklandığını sormuyor. Barış sürecinin tek taraflı kazanç esası üzerine yürütülmeye çalışılması, Filistinlileri 1967 öncesi hatta 1948 öncesi durumu tartışmaya, hatırlatmaya götürmüştür. Edvard Sait son kitabı barış sürecinin sonu isimli kitabında çok kritik iki konuyu gündeme getiriyor. Oslo antlaşmasından bu yana batı Şeria‘ya 200 bin, Kudüs’e 200 bin, yeni Yahudi yerleşimcinin yerleştirildiğini göz önüne alanlar durumun vehametini anlamakta zorlanmazlar. Dünyanın dört bir yanından getirilen Yahudiler hiç görmedikleri, doğup büyümedikleri Filistin’e yerleştirilirken, doğup büyüdükleri topraklardan sürülen 4 milyon Filistinli mültecinin durumundan söz edilmemesi gibi temel sorular barış sürecinin daha fazla işlemeyeceğini göstermektedir. Çatışma denilen şey aslında vaat ile gerçek arasındaki uçuruma karşı gösterilen tepkiden ibarettir. Şartlar, 30 yıldır işgal altında yaşayan halkın tahammül sınırını çoktan açtığını gösteriyor.
Sayfa 287 - YönelişKitabı okudu
Yaşanan gerçek şu : Kudüs’te Doğmamış, yaşamamış işgalciler yüzlerce yıldır buraların sahibi olan, burada doğup büyüyen Müslüman Araplara ve de Hristiyan Araplara karşı dünyanın desteğini alabiliyor olmalarıdır. Bu durum, batının Yahudilere karşı işlediği günahın Müslümanlara fatura etmesinden başka bir şey olmasa gerek.
Sayfa 262 - YönelişKitabı okudu
Başta Amerika olmak üzere herkes şunun farkında ki, Filistinliler başta bağımsız devlet ve Kudüs sorunu olmak üzere temel meseleleri çözülmeden çatışmaların sona ermesi mümkün değildir. Bu zamana kadar hiçbir uluslararası çözüm önerisi Filistinlerin mağduriyetini esas alan bir yaklaşım geliştirmemiştir.
Sayfa 274 - YönelişKitabı okudu
Reklam
Taş atan çocukları anlamayanlar yarın taş atacak gücü kendilerinde bulamazlar.
Sayfa 277 - YönelişKitabı okudu
“İslam dünyasının aktif olarak Kudüs’e ilişkin bir şey yapabileceğini inanmıyorum. Şimdi siz ülkenize geri dönecek ve Ramazan orucunuzu huzur içinde tutmaya devam ederken burayı hatırlamayacaksınız bile. Burada yine ben kalacağım. Oysa Kuddüs sadece benim sorumluluğumda olan bir mekan değil ve bunun yükünü tek başına Filistinler olarak kaldıracak güçte değiliz. Barış sürecini kim ne kadar eleştirse eleştirsin gerçekçi olalım, biz yapabileceğimizi yapıyor ve buradan bir yere gitmiyoruz. Sonuna kadar da Kuddüs için mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Sayfa 301 - YönelişKitabı okudu
Gerçekten de krallar, hanedanlar için globalizmin nimetleri hemen kendini göstermeye başladı bile. Ama Ürdün’de, Suriye’de, Lübnan’daki milyonlarca Filistinli mülteci çocuktan kovuldukları topraklardan, varoş kamplarında bir internet kafe karşılığında Filistin’de doğup büyümemiş Rusya yahudisi adına vazgeçmesi istenmektedir. Dünyanın her yeriyle iletişim kurabilen ya da tel avivden Kuveyt’e kadar her yerde rahatça tüketim zevkini tadabilen Arap seçkinlerinin Gazze’den İsrail’e çalışmak için sabahın dördünde sınırda sıraya giren Filistinlerin pasaport kontrolü sırasında karşılaştıkları kimlik krizini görmeleri mümkün değil.
Sayfa 289 - YönelişKitabı okudu
Sırbistan’da Miloseviç’e karşı ayaklanan halkı coşkuyla kutlayan ABD yönetiminin yabancı işgaline karşı direnen Filistin halkına karşı takındığı iki yüzlü tutum, Filistin sorununun temelinde yatan çelişki ortaya koyuyor.
Sayfa 287 - YönelişKitabı okudu
81 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.