Sınıfta neredeyse herkes uzaylı görmüş gibi benimle konuşmaktan çekiniyordu, konuşanları da uyarıyorlardı… Sonra baktılar, sınavlarda bunlara yardım ettim, ders notları verdim, belli bir diyalog gelişmeye başladı. Sosyal aktivitelerde benimle konuşmak zorunda kaldılar ve baktılar ki karşılarında insan var, şaşırdılar. Bizim oradaki insanları kaba, kırıcı insanlar olarak düşünüyorlar. (…) Kimliğimi gösterdim inansınlar diye. ‘Hayır, sen oralı olamazsın’ diyorlar, inanmıyorlar, artık iyi bir ilişkimiz var.” Serkan Turgut, Kürt gençlerinin azınlıkta olduğu bir yerde, İzmir’de okullarda yaşadıkları dışlanma ve damgalanma pratiklerinin ayrıntılı bir tablosunu çiziyor ve analizini yapıyor. Damgalamanın siyasi-ideolojik hükümlerin berisindeki, sıradan, gündelik dinamiklerine mercek tutuyor. “Kürt” sözünün, bir lise öğrencisinin tespitiyle, nasıl “argo bir kelimeye” dönüşebildiğini sorguluyor