Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dinin Sosyolojik Teorisinin Ana Unsurları

Kutsal Şemsiye

Peter L. Berger

Kutsal Şemsiye Sözleri ve Alıntıları

Kutsal Şemsiye sözleri ve alıntılarını, Kutsal Şemsiye kitap alıntılarını, Kutsal Şemsiye en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çok Yakın İfadeler
İnsan yalnızlığı kabul edemediği gibi anlamsızlığı da kabullenemez.
Sayfa 127 - Rağbet
Çöküntü
"Merhamet krallığının adalet krallığı ile yer değiştirmesinden dolayı asıl girişmeyi tasarladığı başkaldırıyı başlatır".
Sayfa 161 - Rağbet (Albert Camus~The Rebel)
Reklam
Bireyselcilik'in Alıp Başını Gitmesi
...Nesnelliğin durmadan kayboluşu veya dünyanın geleneksel dinî tanımlamalarının bireysel tercih konusu hâline gelir.
Sayfa 281 - Rağbet
Pratikler Önemli!
İnsanlar unutur. Bu nedenle onlar tekrar tekrar hatırlatılmalıdır. .......... Dinî pratikler, bu "hatırlatma" sürecinin en önemli araçları olmuştur.
Sayfa 104 - Rağbet
Başka bir deyişle modem sanayi toplumu, dine karşı bir çeşit “kurtarılmış bölge” denebilecek merkezde “yer alan” bir sektör geliştirdi. Dünyevileşme işte bu sektörden "dışa-doğru” toplumun diğer alanlarına yayıldı.
Altyapıdan Bilişsel Algıya
Modern bir sanayi toplumu, yalnız altyapı düzeyinde değil aynı zamanda bilinç düzeyinde de eğitimleri ve yürürlükteki toplumsal örgütlenmeleri yüksek düzeyleri ve bir rasyonelleşmeyi öngören çok büyük bilimsel ve teknolojik personel kadrolarının bulunmasını zorunlu kılar.
Sayfa 233 - Rağbet
Reklam
Dahası, ne zaman bir toplumun kendi üyelerini öldürmek veya hayatlarını tehlikeye atmak üzere harekete geçirmesi gerekse ve böylece son derece marjinal durumlara düşmelerine izin verse derhal dinî yasallaştırmalar önem kazanır. Dolayısıyla ister savaşta olsun isterse ölüm cezasının infazında, “resmî” zor kullanımına, hemen her zaman dinî sembolleştirmeler eşlik eder.
İnsan yalnızlığı kabul edemediği gibi anlamsızlığı da kabul edemez.
Toplumun düzenine karşı kürek çekmek demek, daima düzensizliğe (anomi) saplanma tehlikesine dalmak demektir. Fakat dinî bakımdan yasallaştırılan bir toplum düzenine karşı gelmek ise, karanlığın ilkel güçleriyle sözleşme yapmak demektir.
Rüyalar ve geceleyin görülen evhamlar; ikaz, ilham veya kutsalla kesin karşılaşmalar şeklinde toplum içindeki günlük davranışların özgül neticeleri olmak üzere birçok yönden günlük hayatla ilişkilendirilmiştir.
Reklam
Toplumun temel diyalektik süreci üç aşama : dışsallaştırma(extemalization) nes­nelleşme (objectivation) ve içselleşme'dir (intemalization). Topluma en uygun ampirik bakış, ancak bu üç aşamanın birlikte anlaşılmasıyla mümkündür. Dışsallaşma, insanların hem fiziki hem de zihni faaliyetleriyle dünyaya doğru sü­rekli taşmalarıdır. Nesnelleşme, kendi asli üreticilerini ken­dilerinden çok dışa dönük bir olgusallık (facticity) olarak karşılayan bir realitenin (yine hem fiziki hem de zihni) bu faaliyetinin sonucunda ulaşılan bir noktadır. İçselleşme ise sözü edilen aynı realitenin kendisini bir kez daha objektif dünyanın yapılarından subjektif bilincin yapılarına aktarır­ken insanlar tarafından tekrar kendi içlerine mal edilmesidir. Dışsallaşırken toplum bir insan ürünüdür. Nesnelleşirken ise sui generis (nev-i şahsına münhasır) olur. İçselleşme bo­yunca insan artık, toplumun bir ürünüdür.
Sayfa 53 - Rağbet yayınları
bir idam kurbanı, bir kaza kurbanının kolay kolay benimsemeyeceği “bir doğrulukla” ölebilir. Şüphesiz bu uç bir örnektir. Burada önemli olan nokta basit bir şekilde şudur: Toplum kendisini ferde aşırı baskı olarak takdim ettiği zaman bile doğanın sahip olmadığı bir manaya sahiptir.
Celaleddin Rumi’nin (Mevlana) eserinden alınan şu pasaj örnek olarak yetebilir (dünya mistisizm edebiyatından tamamen rast gele başka örnekler de seçilebilir): Maden olarak öldüm ve bir bitki oldum, Bitki olarak öldüm ve hayvan olarak dirildim, Hayvan olarak öldüm ve insan oldum. Niçin korkacakmışım? Ölmekle ne kaybettim ki Ancak bir kez daha insan olarak öleceğim, uçmak için Kutlu meleklerle, ve hatta meleklikten de öte. Ben yok olmalıyım: Çünkü Allah 'tan başka her şey fanidir Melekî ruhumu adamış olduğumda, Artık hiçbir aklın idrak etmediği bir şey olacağım. Ah, bırak yok olayım! Yok oluş için, Uzuvlarım şu sesi haykırıyor: Ona döneceğiz.
Din, insan aktivitesiyle kurulan, her şeyi kucaklayan kutsal bir düzen, yani her an mevcut olan kaos karşısında kendi kendini korumasını bilen kutsal bir kozmos kurumudur. Ölüm karşısında çaresiz insanları bağrında barındıran bir topluluktur. İşte dinin gücü de, son tahlilde, ölüm karşısında dimdik durmak veya daha doğrusu, ona doğru çekinmeden yürümek için insanların ellerine tutuşturduğu bayrakların güvenilirliğine bağlıdır.
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.