Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dinin Sosyolojik Teorisinin Ana Unsurları

Kutsal Şemsiye

Peter L. Berger

Kutsal Şemsiye Gönderileri

Kutsal Şemsiye kitaplarını, Kutsal Şemsiye sözleri ve alıntılarını, Kutsal Şemsiye yazarlarını, Kutsal Şemsiye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumun temel diyalektik süreci üç aşama : dışsallaştırma(extemalization) nes­nelleşme (objectivation) ve içselleşme'dir (intemalization). Topluma en uygun ampirik bakış, ancak bu üç aşamanın birlikte anlaşılmasıyla mümkündür. Dışsallaşma, insanların hem fiziki hem de zihni faaliyetleriyle dünyaya doğru sü­rekli taşmalarıdır. Nesnelleşme, kendi asli üreticilerini ken­dilerinden çok dışa dönük bir olgusallık (facticity) olarak karşılayan bir realitenin (yine hem fiziki hem de zihni) bu faaliyetinin sonucunda ulaşılan bir noktadır. İçselleşme ise sözü edilen aynı realitenin kendisini bir kez daha objektif dünyanın yapılarından subjektif bilincin yapılarına aktarır­ken insanlar tarafından tekrar kendi içlerine mal edilmesidir. Dışsallaşırken toplum bir insan ürünüdür. Nesnelleşirken ise sui generis (nev-i şahsına münhasır) olur. İçselleşme bo­yunca insan artık, toplumun bir ürünüdür.
Sayfa 53 - Rağbet yayınları
·
Puan vermedi
Bazı kitaplar vardır çok değerlidir. Öyleki o kitaplar o alanın klasiği haline gelmişlerdir. Fakat çevirmenlerimiz o kitapları alır ve anlaşılmaz bir lisanla sözde tercüme ederler. Kitabı okurken sen kitaba bakarsın o sana. Boş boş bakışırsınız. Saatler geçer bi halt anlamazsınız. Kelimeler, cümleler, noktalama işaretleri gözünüzün önünde akıp
Kutsal Şemsiye
Kutsal ŞemsiyePeter L. Berger · Rağbet Yayınları · 201142 okunma
Reklam
Psikolojizm dinin, psikolojik olguya "gerçekten" işaret eden bir "sembol sistemi" olarak yorumlanmasına fırsat verir. Bu özel bağlantı, özellikle Amerika'da algılandığı biçimiyle, dini faaliyetlerin bir çeşit ruhsal tedavi (psikoterapi) olarak yasallaştmlmaları konusunda büyük bir üstünlüğe sahiptir.
Kutsal Şemsiye
Kutsal Şemsiye
Yeni liberalizm, dini, köklü bir biçimde ve kelimenin iki anlamıyla birden "öznelleştirir." Nesnelliğin durmadan kayboluşu veya dünyanın geleneksel dini tanımlamalarının realiteden-yoksun bir hale gelişiyle din, giderek bir özgür bireysel tercih konusu haline gelir, yani bireyler arası olma biçimindeki zorlayıcı niteliğini kaybeder. Bundan başka, dini "realiteler" giderek, bireysel bilincin dışında kalan olguların referans çerçevesinden onları bilinç içerisine yerleştiren referans çerçevesinde "dönüştürülür". Böylece sözgelimi Hz. İsa'nın öldükten sonra dirilişi artık fiziki tabiatın dışsal dünyasında vuku bulan bir olay olarak görülmeyip, müminin bilincinde yer alan varoluşsal yahut psikolojik bir olguyu gösterecek biçimde ''tercüme edilir". Farklı bir deyişle, dinin işaret ettiği realissimum, kozmos veya tarihten bireysel bilince nakledilir. Kozmoloji, psikoloji haline gelir. Tarih ise biyografi. Kuşkusuz bu "dönüştürme" sürecinde teoloji kendini çağdaş laik düşüncenin realite hakkındaki varsayımlarına uyarlar ve doğrusu dini gelenekleri (onlarla "uygun" bir hale getirmek için) böyle bir uyarlama yaparken iddia edilen zorunluluk, söz konusu teolojik hareketin yaygın bir biçimde raison d'etre'i olarak dile getirilir.
Peter L. Berger
Peter L. Berger
|
Kutsal Şemsiye
Kutsal Şemsiye
İnsandan ayrı hiçbir sosyal gerçeklik olamaz. Ancak şu da söylenmelidir ki; insan da bir toplum ürünüdür.
“Her beşeri düzen ölümle bir antlaşma yapma girişimini simgeler. Herhangi tarihsel veya ona benzer bit dininin akıbeti ne olursa olsun şundan emin olabiliriz ki bu girişimin gerekliliği insanlar öldüğü ve bu gerçeği önemsemek zorunda kaldıkları sürece devam edecektir.”
Sayfa 140 - RağbetKitabı okudu
Reklam
“İnsan yalnızlığı kabul etmediği gibi anlamsızlığı da kabullenmez”
Sayfa 127 - RağbetKitabı okudu
“Din, insan aktivitesiyle kurulan, her şeyi kucaklayan kutsal bir düzen, yani her an mevcut olan kaos karşısında kendi kendini korumasını bilen kutsal bir kozmos kurumudur.."
Şüphesiz insanın kendi ürettiği deryada boğulma ihtimali de vardır.
Sözgelimi Amerika’da üst-orta-tabakanın kenar semt hayatındaki tüketici talebi bu bağlamda kırsal Güneydeki tüketici talebinden farklıdır. Değişik tabakaların dünyevileşme düzeyinin de değişik olduğunu kabul edecek olursak, dini tüketiciler olarak bu tabakaların dünyevileştirici etkilerinin de değişik olması doğaldır.
Reklam
Yani dinî gelenekçiliğe doğası gereği düşman olan değişimin olmasa bile bir değişebilirdik ilkesinin söz konusu yapıya eklenmesi demektir. Başka bir deyişle, dinî gelenekleri değişmez bir hakikat olarak korumak bu yapıda giderek zorlaşır.
Ounu genel sosyolojik söylem açısından ifade etmenin. yolu, bir yandan ekonominin diğer yandan da devlet ve ailenin dünyevileşmesi arasında bir “kültürel boşluğun” mevcut olduğunu söylemekten geçer. Devleti ele alacak olursak bu, modem sanayi toplumu olma yolunda epey bir mesafe kat etmiş olan ülkelerde siyasî düzenin geleneksel dinî yasallaştırmalara göre biçimlenmesinin devam etmesi demektir. Bunun en güzel örneği hiç şüphesiz bu yola ilk koyulan ülke olması bakımından İngiltere’dir.
Başka bir deyişle modem sanayi toplumu, dine karşı bir çeşit “kurtarılmış bölge” denebilecek merkezde “yer alan” bir sektör geliştirdi. Dünyevileşme işte bu sektörden "dışa-doğru” toplumun diğer alanlarına yayıldı.
Modem devlet endüstriyel üretimin muazzam ekonomik çarkıyla ilgili siyasi ve hukuki gereksinimleri karşılamak için gittikçe artan bir oranda meşgul olurken kendi öz yapısını ve ideolojisini ona göre ayarlamak zorunda kalır.
Tamamen yalınkat bir biçimde burada cereyan eden olay,(dünyevileşme) dinî grupların tekel olmaktan çıkıp rekabetçi pazarlama merkezleri haline dönüştürülmeleri olayıdır.
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.