Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar

Hacer Kılıçaslan

Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar Sözleri ve Alıntıları

Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar sözleri ve alıntılarını, Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar kitap alıntılarını, Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul'un fethi, fetihten yüzyıllar sonra kutlanmaya başlanmıştır. Fetih kutlamaları icat edildikten kısa süre sonra, İstanbul'u işgaliyle yasaklanmış, kutlamalar ancak fethin beş yüzüncü yıldönümünün yaklaşmasıyla yeniden başlamıştır. Bu kutlamaların arka planı siyasal ve toplumsal sürecin dinamikleriyle açıklanabilir.
Sayfa 164 - Kronik KitapKitabı okudu
Askerlikte polyglot olmanın önemi
Nurettin Paşa, alışılmışın dışında, kurmay değil, mümtaz bir subaydır. O şekilde de terfi etmiştir. Fevkalade geniş bir lisan bilgisi vardı. Kendisi Fransızca, Almanca, Rusça ve Arapça bilmekteydi... Birinci Cihan Harbi’nden evvelki Osmanlı kurmay sınıfı ve birta­kım komutanlar için bu, şaşılacak bir durum değildir. Enver Paşa da öyledir, birçok lisan bilmektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın dahi ateşemiliterlik dönemine dair pek zikretmediği bir gerçek vardır: Fransızcasının yanında iki de Balkan dili bilmektedir ve bu lisan bil­gisini ateşemiliterliği sırasında Sofya, Çetine ve Bükreş gibi yerlerde sık sık kullandığı bilinmektedir.
Reklam
İngilizlerin Arap evlerini basarak yiyeceklerine el koyması üzerine ise Arapların durumu da kötüleşmiş, dilenmeye ve Arap çocukları çöplerden yiyecek aramaya başlamışlardır.
Sayfa 193 - Kronik KitapKitabı okudu
Halil Paşa Kut’u teslim alırken General Townshend’e iltifat ede­rek “Siz bizim -Plevne’deki- Osman Paşamız gibi vazifenizi yerine getirmişsiniz.” dese de Townshend’in tutumu, hiçbir suretle Osman Paşa’nm kuşatma sırasındaki direnişi ve yerli halka tavrına benzeme­mektedir. Kutu1 Amâre savaşı ve zaferi sonunda, 29 Nisanda, zaten daha evvelden de
KÛTÜ’L AMÂRE ZAFER İlber Ortaylı Kûtü’l Amâre zaferi bir yanıyla tesadüf olarak ama hiç şüphesiz, daha ziyade bir askerî-stratejik zorunluluk olarak, beşeriyet tari­hinin en mühim noktalarından birinde meydana gelmiştir. Kûtü’l Amâre, Sâsânî İmparatorluğunun başkenti Ktesifon veya Medâin dediğimiz bölgeye oldukça yakın bir bölgede, antik
Herkes, Osmanlı mülkünden kendisi için stratejik veya ekono­mik önemi olan bölgeleri yavaş yavaş koparmaya başlamıştı. Bu dö­nemde Sultan II. Abdulhamid’in Almanya’ya ilgisi, bir ölçüde den­geyi sağlamaya matuf olmuşsa da, bu “dostluğun” bir Ingiliz-Fran- sız-Rus ittifakına ne kadar direnebileceği şüpheli idi. Nitekim bek­lenen oldu ve Fransa, Rusya ve Ingiltere’nin oluşturduğu bir ittifak gerçekleşti. Bu sırada Osmanh iç siyasetinde çok hareketli günler yaşanmaktaydı. 1908’deki Meşrutiyet’in hemen ardından ittihat ve Terakki hükümetleri birkaç defa Ingilizlere müracaat ederek yakın­laşma arayışında olmuşlarsa da, Ingilizler her defasında bir ittifaka girişmekten kaçınmışlardı. Aynı çaba Fransa ile anlaşmak için de gösterilmiş fakat bir sonuç elde edilememişti.
Reklam
Kûtü’l Amâre zaferinin anlaşılmasında en önemli mesele, hiç şüphesiz, Kût kalesinin Aralık başlarından itibaren içinde bulun­duğu vaziyetin bilinmesidir. Kût burnu üzerinde, o tarihte nüfusu altı bin olan bir kale bulunmaktadır. Kalenin en önemli özellikle­rinden biri, konumu itibariyle ulaşımının kolay olmasıdır. Kalenin bu konumu etkin bir
Kut'ül Amâre Zaferi okul müfredatı veya bilimsel araştırmalarda hak ettiği değeri görmemiştir. Bu zaferi karşılaştırmalı değerlendirme çalışmaları son zamanlarda başladı.
Sayfa 20 - İlber Ortaylı, "Kut'ül Amâre Zaferi"
Son olarak, Kût kuşatmasında takip edilen strateji üzerinde dur­mak gerekir. Kûtü’l Amâre’de önemli bir strateji takip edilmekteydi. Komuta kademesi ne agresif ve saldırgan ne de pasifti. İcap eden yerde fevkalade cesur kararlar alınmakta ve hücuma geçilmekteydi. Bu strateji sadece kale kuşatmasında değil, etraftaki Sâbis tepesin­de ve Ruslara karşı İran tarafında verilen savunma savaşlarında da takip edilmekteydi. Türk ordusunun. Birinci Cihan Harbi boyunca non-helligerent, savaşmayan ve tarafsız olan İran sahasında, Ruslarla devamlı savaşarak muharip olmayan bu ülkenin topraklarını savaş alanına çevirdiği ve burada önemli muvaffakiyetler elde ettiği bir gerçektir. Bu stratejinin sabırla, zaman zaman atak bir şekilde geliş­tirilmesinde Nurettin Paşa’nın payı büyüktür.Nurettin Paşa, alışılmışın dışında, kurmay değil, mümtaz bir subaydır. O şekilde de terfi etmiştir. Fevkalade geniş bir lisan bilgisi vardı. Kendisi Fransızca, Almanca, Rusça ve Arapça bilmekteydi. Birinci Cihan Harbi’nden evvelki Osmanh kurmay sınıfı ve birta­kım komutanlar için bu, şaşılacak bir durum değildir. Enver Paşa da öyledir, birçok lisan bilmektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın dahi ateşemiliterlik dönemine dair pek zikretmediği bir gerçek vardır: Fransızcasının yanında iki de Balkan dili bilmektedir ve bu lisan bil­gisini ateşemiliterliği sırasında Sofya, Çetine ve Bükreş gibi yerlerde sık sık kullandığı bilinmektedir.
Osmanlı Devleti İngiliz ilişkileri 19. Yüzyıla kadar dostluk ve ticaret temelli olarak gelişirken yüzyılın başından itibaren Avrupa siyasi çekişmelerinden etkilendi. Avrupa'nın teknolojik gelişmeleri, devletlerarası rekabet, sömürgecilşk yarışını daha acımasız, bölge halklarını yıpratıcı hale getirdi.
Sayfa 55 - Durmuş Akalın, "İngiltere'nin Basra Körfezi Politikaları ve General Townshend'e Kut'ül Amâre'de Esir Düşmesi"
110 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.