18.yy da edebiyat alanında boy göstermeye başlayan gotik tarzda yazılmış Rüzgarın Gölgesi, yazarın okuduğum ilk eseri oldu.
En önemli temsilcileri arasında Edgar Allan Poe' nun yer aldığı gotik türde hakim olan kavram karanlık ve derin kişilik çatışmalarıdır. Bu türde roman ve öykülerin kahramanları acı, yalnızlık, karamsarlık gibi hisleri derinlemesine yaşarken korkuları kendilerini ele verir.
Rüzgarın Gölgesi'ne dönecek olursak kitap, 11 yaşında anne özlemini yoğun olarak yaşayan Daniel i, kitapçılık yapan babasının bir gün Unutulmuş Kitaplar Mezarlığına götürmesi ile başlar. Babası Daniel den kendisine bir kitap seçmesini ve onu evlat edinmesini ister ve bu noktada Daniel ile Rüzgarın Gölgesi nin yolları kesişir. Kahramanımız kitabı bir gecede okur ve ondan çok etkilenir. Zaman içerisinde Daniel yaş alıp, büyüyüp olgunlaşırken Rüzgarın Gölgesi nin yazarı Julian Carax'ın diğer kitaplarının ve hikayesinin peşine düşer. Burada kurgu içinde kurgu, hikaye içinde hikayenin kapıları açılır.
Rüyaların, kehanetlerin, büyüme çağındaki bir gencin buhranlarının, arkadaşlığın, aşkın, aile olmanın, savaşın yıkıcılığının ve kitapların etkileyici şekilde anlatıldığı ve uzun süre hafızalarda yer edinecek bir solukta okunan bir eser Rüzgarın Gölgesi.
Kitap dostlarına gönül rahatlığı ile tavsiye ederken serinin diğer kitaplarını da sabırsızlıkla bekliyor olacağım.