"Ben oturmuş ışığın olgunlaşmasını beklerken, baharın yeşilinin yerini yazın altın rengine, güzün bakır renginin yerini de kışın beyazına bırakışını gözledim."
İnsanlar pek değişmez, Jeanne. Yüzeyde farklı görünürüz. Evrim geçirir, yeni kurallar, yeni yaşam standartları koyarız. Her kuşak, modern değerleri olduğunu öne sürer, eskileri gözden çıkarır, kendi bilmişliği ve hikmetiyle gurur duyar. Bizden önce gelmiş olanlarla pek az ortak noktaya sahip gibiyizdir. Ama bu ten tunikleri içinde, insan kalbi eskiden nasıl çarpıyorsa yine öyle çarpar. Açgözlülük, iktidar arzusu, ölüm korkusu, bu duygular değişmez. Hayatın iyi olan yanları da değişmez. Sevgi, cesaret, insanın inandığı şey için canını ortaya koymaya istekli oluşu, şefkat.
Alaïs bir an hareket etmedi, nefes almadı, hiçbir tepki göstermedi. Sonra içinde vahşi bir acının büyüdüğünü, onu ele geçirdiğini, sahip olduğunu hissetti; ta ki, kendini bırakıp ıstıraplı bir ağlamaya teslim olana kadar.