Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Laiklik - Enigma'ya Dönüşen Paradigma

Aytunç Altındal

Laiklik - Enigma'ya Dönüşen Paradigma Sözleri ve Alıntıları

Laiklik - Enigma'ya Dönüşen Paradigma sözleri ve alıntılarını, Laiklik - Enigma'ya Dönüşen Paradigma kitap alıntılarını, Laiklik - Enigma'ya Dönüşen Paradigma en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hristiyanlık örtünmesi ve Türkiye laiklerinin başörtüsüne bakışı
"Örtünme" konusuna değinmek gerekiyor. Örtünme ve çıplaklık, değişik yorumlamalarla günümüze kadar tartışılarak gelmiştir. Yahudilik'te ve İslamiyet'te "Örtünme" çok önemli bir yer ve rol oynamaktaydı. Bu iki sistematikte "Örtünme" bir haktır. Hıristiyanlık'ta ise Örtünme değil, belki şaşırtıcı olacak ama,
Sütyen takmayan kadın ilerici, başını örten kadın gerici ayrımının ne bilimsel ne de etik bir değeri vardır. Türkiye'de gerçek gericiler en kalın çizgilerle, "Biz adam olmayız!" diyenlerle, "Bir Türk dünyaya bedeldir" diyenlerdir.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı Devleti ve Sekülarizm
Muhammed'in Arapların Cahiliye döneminden evrensel bir din çıkartışı gibi, Osmanlılar da Anadolu'daki fetret döneminden evrensel bir devlet çıkardılar. Çünkü çöken, yozlaşan ve çürüyen üretim ve kavramların yerini, daima bir üst düzeydeki iktisadi, siyasal, toplumsal, tarihsel -dolayısıyla dinsel ve kültürel- örgütlenmelerin alması/alışı bir kural gereğidir, rastlantı değil.
Türk Casusunun Mektupları
1660'lı yıllarda İstanbul'da haremlerde kadınlar arasında bile(!) Güneş'in yerinin sabit olmadığı tartışma konusu iken, Avrupalı krallar ve papazlar, Güneş'in Dünya'nın etrafında dönmekte olduğunu ve Dünya'nın uzaydaki yerinin sabit olduğunu sanıyorlardı.
Sayfa 142 - Yeni Günaydın, 29 Ağustos 1993, PazarKitabı okudu
Günümüz Türkiye'sinde yurttaşların giyecekleri fanilanin fiyatından içecekleri suyun fiyatına kadar her ne varsa uluslararası sermayenin denetimindedir. Dahası, Türk Silahlı Kuvvetleri de dışa bağımlıdır. Türkiye'nin tüm gelir kaynakları kapitalist-emperyalist sisteme ve onların yönlendiriciliğine tabi kılınmıştır. Türkiye'nin gelir kaynaklarının rasyonalize edilerek bağımsızlaştırılması gerekirken, insanları bir ütopyanın peşinden koşturmak kimlerin çıkarları doğrultusundadır bir düşünülsün.
Kur'an'da insan(lar)dan öncelikle kendi kendilerine "Düşünmeleri ve Akıl etmeleri" istenmektedir. "Önce İnan, Sonra Öğren" değil, "Önce Düşün/Akıl et, Sonra inan" istenmektedir.
Reklam
"19. yüzyılda Batı'da Sanayi Devrimi'nin getirdiği acımasız yaşam şekline tepki olarak, özellikle Fransız romantikleri Osmanlı'yı ve Doğu'yu tüm erdemleriyle yüceltmişlerdi. 19. yüzyılda Batı'da bir Osmanlı hayranlığı olmuştu, ama Osmanlı yöneticileri ne yazık ki ülkeyi Batılılaştırmaya karar verdiler."
Sayfa 77 - The Image of the Turk in Europe, Metropolitan Museum of Art, NY, Alexandrine N. St. Clair, 1973, s.22Kitabı okudu
"Faiz"i Islamiyet de, Hristiyanlık da yasaklamıştır. Ama iki büyük din de bunu ortadan kaldıramamışlardır. işte bu bağlamda denilebilir ki, Peygamber'in döneminde bile TAM, SAF ve MUTLAK ŞERÍAT DEVLETÍ yoktu, olmamıştır. Olmayan bir Devlet tipini, bazı saf ve imanlı insanlarin önlerine bir UTOPÍA olarak koyduranlar bir taşla birçok kuş birden vurmaktadırlar, o kadar.
Türkiye' de gerçek "Gericiler" en kalın çizgilerle, "Biz Adam Olmayız' diyenlerle, "Bir Türk Dünyaya Bedeldir" diyenlerdir.
Son yıllarda Türkiye'de hızlı bir toplumsal değerler erozyonu yaşanmaktadır. Rüşvet, iltimas ve adam kayırmacılık vb. gibi her devirde ve her ülkede rastlanabilen olgular, hazindir ki, Türkiye'de artık sınır tanımayan boyutlara ulaşmıştır. Bu yozlaşmanın kaçınılmaz sonuçlarından biri de devletin en çok sorumluluk gerektiren makamlarına bazı bilgisiz ve yeteneksiz kimselerin atanmaları olmaktadır.
Reklam
Hazindir ki, Türkiye'de sorumsuz bir çevre var. Kendi kişisel çıkarları uğruna ya da "Kendi kendine ispat" güdüsüyle yalancı dünyalar yaratmak ve kendi yarattıkları bu yalancı dünyada kendilerini kahraman yapmak arzuları var. Bu arzu büyük ölçüde "Așağılık duygusu'ndan kaynaklanıyor.
Bildenberg'in amacı, ABD, Avrupa ve Japonya arasında "Dinler birliği" esas alınarak ortak bir dünya yönetimi kurmaktır.
Dindar ya da Laik, ya da Ateist olmak sadece GERÇEK ÎNSANLARA özgüdür. ÇÜNKÜ HER DİN ANCAK GERÇEK ÎNSANLARLA VARDIR. ÎNANANLARI OLMAYAN BÍR DÍN OLAMAZ. AMA DEVLETÌ OLMAYAN BİR DİN OLUR.
Türkiye'de, gerçekte, "Şeriat"a bağlı bir Devlet düzeni kurabilmek hayalden de öte bir halüsinasyondur. Din'i Devlet işlerine alet edebilmek ise, öncekinden daha Zırva bir iddiadır. Siz 1990'lar Türkiyesi'nde, bir yetkilinin örneğin baştan aşağı zemzem suyuyla yıkanmış, namazında niyazında "Tam" Müslüman bir Devlet yetkilisi IMF ile, Dünya Bankasıyla, AET ile, NATO ile islami Şeriat'a uygun anlaşmalar imzalayabileceğini düşünebiliyor musunuz? Sadece Türkiye'de değil, dünyanın hiçbir ülkesinde -İran dahil - taraflardan biri, dinsel esaslara göre hazırlanmış bir "Petrol" ya da "Teknoloji" ya da "Ticaret" anlaşması imzalatmayı isteyemez. Bu koşullar altında "Şeriat Devleti" bir aldatmaca ve umacı işlevini görmektedir, o kadar.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.