Yeter ki bir insan resmi -ya da böyle geçinen mülahazalara tamamen boyun eğmeyecek gibi olsun, yeter ki kendi yaşamını yerleşik otoritenin yıkımına adayan kişinin çekimine kapılmaya yatkın olsun, huzurlu ve çıkarlarına
uygun bir dünya imgesinin onun için elverişli bir yanılsamadan başka bir şey olabileceğini sanmak güçtür.
Büyümenin ileriye doğru sıçramalar yapmasını sağlayan, büyümeye yeni alanlar açan keşifler elbette vardır. Ama başka sınırlar ortaya çıkmakta gecikmez ve yitim yeniden kaçınılmaz olur.
Semptomlarında hastalık ve tükenme anlamı olan zenginliğin belli bir evrimi, sonunda kendinden uranmaya ve aynı zamanda aşağılık bir ikiyüzlülüğe varır.
Daima aşırılık vardır, çünkü
her büyümenin kaynağındaki güneş ışınları karşılıksız verilmiştir: "Güneş asla almadan verir." Oysa bu aşırı bolluk ve taşkınlık içinde ancak saçılıp savrulabilecek bir enerji birikimi ister istemez vardır.