Bir öğleden sonrası için hızlı olsa da aglamadan edemediğim bir önsöz ile baslayip ardından gelen leş kokulariyla Mustafa Hoş abimize bir kere daha minnet duydum. Big Boss kitabından tanırım abimizi. Durum vahim olduğu kadar üzücü ama seçimler sanki tek çözümmüş gibi gösterilmesi de yanlış. Bunu onceden görenlerin cozumsuzlugu icinde intihara suruklenenleri kucumseyenlere de lanet olsun.
Düzen değişecek diyen muktedire duzulen değişsin yeter diyen vatandaslardanim. Partiler hep aynı kurtuluş diye vaat edenler insanlarin seçmişlik yanilsamasindan başka hiçbir şey yaşamıyor.
Tek yıldızım Mehmet Fatih Maçoglu abimizin tarım bakani olması. Ama bu beklentimde beyhude
"Evleri kullanılamaz hale gelen yurttaşlar için Toki tarafından 20 yıl ödemeli konutlar yapılacak. Çok eski evi olan vatandaşlar keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler"
Akp'li Gündoğmuş Belediye Başkanı
"Düğmesi zor iliklenen daracık bir ekose ceket. Aşağıya doğru daralan kısa paçalı pantolon. Huqqa'da nargile. Ve lüks araba. AKP çocuklarının en bilinen kombini.."
Özellikle 1999 depremi kurtarma ekiplerinin enkaz altındakilerin seslendiği "Sesimi duyan var mı?" sözleri bu depremde enkaz altındakilerin yukarıya seslendiği "Sesimi duyan var mı?" haykırışına dönüştü
Depremde yeterli önlemin alınmayışı, ilk müdahalede geç kalınması ve bunlar sonucunda yüzlerce insanın ölmesi kötülüktür. Ama insanlar soğuktan tir tir titrerken deprem çadırlarını satılması 'Leş'tir.
Abluka dışında tüm kitaplarını okuduğum ve kurgu kitabı
Hançer hariç gayet başarılı bulduğum cesur (aslında normal ama bizim ülkemizde bu tip kitaplar yazmak cesaret işi olarak görüldüğünden mecburen cesur diyoruz) gazeteci Mustafa Hoş'un, okura, artık bir klişe haline gelmiş olan, "AKP