Liberalizmin İki Yüzü

John Gray

En Beğenilen Liberalizmin İki Yüzü Gönderileri

En Beğenilen Liberalizmin İki Yüzü kitaplarını, en beğenilen Liberalizmin İki Yüzü sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Liberalizmin İki Yüzü yazarlarını, en beğenilen Liberalizmin İki Yüzü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer günümüz toplumları, birçok insanın, birden çoğuna dahil olduğu birçok geleneği barındırıyorsa, siyaset herhangi bir geleneği izleyerek yönlendirilemez. Siyaset rakip geleneklerin önerileri arasında bir orta yol bulmak zorundadır.
Gerçekten de 18. yüzyılın sonlarında liberal olan biri varsa, bu da Adam Smith'di. Ancak o, bir o kadar da liberalizm eleştiricisiydi. Smith ticaret toplumunun ahlaki zararlarını ilk eleştirenlerden biridir. Sonradan Marx tarafından geliştirilen kapitalizm eleştirilerinden çoğu -özellikle de işçiler üzerindeki yabancılaştırıcı ve aptallaştırıcı etkilerini ele aldıkları- Smith'in düşüncesinde de kendisini belli etmiştir. Aslında Smith 'gerçek' ya da 'klasik' liberal düşüncenin temsilcisi olmak bir yana, liberalizme dönük sonraki eleştirilerin başlıca kaynaklarından biridir.
Reklam
Değer çatışmalarının hata belirtisi olarak görülmesi, liberal olmayan rejimlerin bir özelliğidir. Sadece bir dizi özgürlüğün kendilerininkinin evrensel olarak meşru olduğunu iddia eden liberal rejimler tamamen bu görüşü benimserler. Özgürlüklerin arasındaki çatışmaları, makul farklı çözümlerin olabileceği ikilemler olarak değil, hata belirtileri olarak değerlendirirler. Liberalizmin bu türü, köktenciliğe çare değildir, bir çeşit köktenciliktir.
Nasıl yaşamak istediğimiz konusunda yanlışa düşebilsek bile en iyi yaşam hakkında tek bir doğru olmak zorunda değildir. İyi yaşam olmayan birçok şey vardır, ancak iyi yaşamın olmak zorunda olduğu tek bir şey yoktur.
Değer çatışmaları, neyin iyi olduğuna dair herhangi bir pratik ya da entelektüel belirsizliği ifade etmek durumunda değildir. En yalın halinde bunlar bu tür bir belirsizliği dışlarlar. Bunlar, iyinin kendi içindeki çatışmalardır. Barış ve adalet ne kadar çeşitli biçimlerde anlaşılırsa anlaşılsın, evrensel iyilerdir. Ancak bunlar bazen birbirleriyle bağdaşmaz talepler öne sürerler. Eğer barış ve adalet birbirine rakipse, savaş mı yoksa adaletsizlik mi daha kötüdür? İkisi de kendiliğinden ya da evrensel bir önceliğe sahip değildir. Barış adaletten daha acil olabilir; adalet talebi, acil barış gereksinimini gölgede bırakabilir. Bu tür çatışmalarda, insanlar iyinin ya da doğrunun içeriğine dair bir farklılık sergilemek durumunda değillerdir. Farklılaştıkları yer, birbiriyle çelişen taleplerinin nasıl uzlaştırılacağıdır.
Değerli bir insan yaşamını tehlikeye atan koşulların kesin bir listesi olamaz. Böyle olsa bile, işkenceye maruz kalmak ya da sevilen bir kişiye ya da yurttaşa yapılan işkenceye tanıklık etmek zorunda kalmak; kişinin arkadaşlarından, ailesinden ya da ülkesinden ayrı kalması; aşağılanmaya, zulme maruz kalmak ya da soykırımla tehdit edilmek; yoksulluk veya kaçınılabilir bir sağlık sorununa gömülüp kalmak; bunlar, bunlardan muzdarip olanlar için büyük kötülüklerdir. Bir iyi anlayışı bu deneyimleri içermediği müddetçe eksiktir, hatta aldatıcıdır.
Reklam
43 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.