Ve sonra pişmanlık, hıçkıra hıçkıra dilenen özürlerin o keskin tadı, kendini ayaklar altına atan o aşk, bedensel barışmanın o çaresizliği. Mirana Motel'de (Mirana ! ) o kadife gecede, onun uzun parmaklı ayaklarının sarımsı tabanlarını öptüm, kendimi kendi ellerimle boğazladım . . . Ama hepsi boşunaydı. İkimiz de lanetlenmiştik.