Lolita, Ada ya da Arzu'dan sonra okuduğum 2. Nabokov kitabı. Ada ya da Arzu çok garip ve yorucuyken Lolita kesinlikle eğlenceli ve akıcıydı. En sonunda su içerken bile kitabı okumaya devam ettim, öyle akıcıydı. En önemlisi, çevirisi de iyiydi.
İlk bölümü tek oturuşta okudum (yaklaşık 160 sayfa), sonraki bölümleri ise daha bir heyecanla okudum. Özellikle Nabokov'un şiddet sahneleri (Quilty bölümü) yazılmış en iyi şiddet sahnelerinden biri olabilir. Ben nedense hipnotize olmuş şekildeydim. Bu kadar etki yaratmasını da hipnotize etmesine bağlayabiliriz, konusuna değil.
Ek olarak, Lolita üzerine hem 1962 Kubrick hem de 90larda çekilen diğer filmi izlemiştim. Kitabı okuyunca, 90lar filminin tamamen ticari olduğu (bilinen bir şey), Kubrick filminin ise sansürlenmiş ve Nabokov yorumundan tamamen sapmış, sadece ilgi çeken sansasyonel ana hatlara odaklanmış bir film olduğu ortaya çıktı. Ancak film Kubrick yorumu barındırdığından pek de eleştiremiyoruz. Konuya bağlı kalınırken romanın içine edilmiş kesinlikle. Kitabı okumadan, film çok yanlış yorumlamalara yol açıyor.