Londra Manzaraları kitaplarını, Londra Manzaraları sözleri ve alıntılarını, Londra Manzaraları yazarlarını, Londra Manzaraları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir şehrin anatomisi tadında, daha çok yazarın izlenimleri üzerine yazılmış bir Londra kitabı. Bu bir gezi - seyahat kitabı değil hâliyle. Bundan dolayı da şehrin güzel tarafı bir yana kötü görünen, es geçilen bazı detaylar da takılmış yazarın radarına. Ben daha çok Orhan Pamuk İstanbul kitabında şehir tasviri yapılan bölümlere benzettim.
Açıkçası Londra'yı bilen veya merak eden biri değilseniz kitap çok da bir şey vaadetmiyor. Okursanız bunu göz önünde bulundurun derim
V. Woolf için eleştirmen Lord David Cecil'in değerlendirmesi "Bir deniz kızı gibiydi biraz. Hepimize şöyle bir bakmak için denizden yüzerek gelen güzel bir deniz kızıydı diye düşünürdüm- çok meraklıydı,çok ilgiliydi. Ama bir denizkızı gibiydi işte."
Bir kentin kadın gözünden izlemek, müthiş bir deneyim.
Londra Manzaraları, caddeleri, rıhtımları, kiliseleri ve eski zaman sakinleriyle Londra’yı bir Londralı gözüyle aktarıyor. Virginia Woolf, zamanın popüler bir kadın dergisi için yazdığı bu altı denemede, çağdaş Londra’nın yüzeyini tararken üslubuyla da flaneur yazınına kadınca bir parantez açıyor.
Virginia Woolf ’un İlk kez Good Housekeeping dergisinde yayımlanan denemelerinden oludan altını sını kullanılmış ı Londra Manzaraları adlı kitapta toplanmış.
kocaman bir kurdele gibi uzanan oxford caddesi'nin allı pullu, şatafatlı halinin kendine özgü bir büyüsü vardır. cadde çakıl taşlarıyla dolu ve taşlarını sürekli olarak parlak bir akıntının yıkadığı bir ırmak yatağı gibidir. her şey pırıl pırıl yanıp söner. ilkbaharın ilk günü, cıvıl cıvıl lale, menekşe ve nergis katmanlarından oluşan fırfırlarla süslenmiş çiçek arabaları çıkar ortaya. trafiğin güçlü akıntısına karşı, güçsüz, kırılgan tekneler gibi, belli belirsiz ilerlemeye çalışırlar. (S:24)
Yasadığı yeri öyle güzel tasvir etmişkı yazar insan onyollstda o ışıklı caddede gezindiği hissine kapılıyor, buda kıtsbı daha okunur yafa cekıcı hale getiriyor dıye düşünüyorum
Aslında en önemlisi her zaman son sayfaydı, şu andı..( S:71)
İnsan geçmiş zamanın içine dalıp orada çok fazla zaman harcayamazdı da tabii; tüm dikkatini içinde bulunduğu şu ana vermemeliydi. Dengeyi yakalamak kolay değildi.
Eğer muhtevası geniş meselelere sığ kitaplar aracılığı ile bakarsanız, bir Yunan mücevheri olmasına rağmen bütün bir mevzuu bir kaya veya fayans parçasını eş değer, yani o denli belirsiz ve sarsak olarak anlarsınız.