Ne tuhaf insanın özel kuruntuları, taşları, zaman içinde birtakım yeni olaylar, beklenmedik durumlar karşısında òylesine çabuk değişiyor, öylesine yeni kılıklara bürünüveriyordu ki...
Yüreğinin sıkıştığını hissetti. Öyle bir sıkılıyordu canı.... Ayağa kalktı odanın içinde senin sınırlı sinitli dolaşmaya başladı. Düşündükçe bir yandan gerçeğe yaklaşır gibi bir yandan da tam tersine gülünç sonuçlara ulaştığını hissediyordu..
Gerçeği yakalamaktan korktuğunun farkındaydı. Her şeyi, bulanık, loş bir aynadan seyreder gibi biraz belirli ama bütünüyle kendinden uzak görmek hoşuna gidiyor korktuğu gerçeği öğrenmek istemiyordu.
Ondan kurtulmuştum. Ama bir yandanda o benim parçamdı. Ona alışmıştım yıllar boyunca. Onun yokluğunu hissediyordum. Zaten insanları mahveden de bu alışkanlık duygusu değil midir?