En Beğenilen Maalesef Türkiye kitaplarını, en beğenilen Maalesef Türkiye sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Maalesef Türkiye yazarlarını, en beğenilen Maalesef Türkiye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vaktiyle, çalıştığım bir gazetede "Okuyucu anketi" düzenlenmişti.
Ankette ki sorulardan biri de, "Gazetemizde hangi yazarların yazmasını istersiniz?" şeklindeydi. Öyle ilginç cevaplar geldi ki, sapıtırsınız... Ama biri, özellikle biri çok ilginçti, hâlâ saklıyorum. İlahiyat'ta öğrenciymiş, ismi mahfuz... Şu yazarların yazmasını istiyormuş:
1.
Televizyona çıkıp 60 milyonun huzurunda "Tahir Olgunun (Tahir Alangu demek istiyor!) önemli bir edebiyat eleştirmeni olduğunu söyleyenler mi ararsınız, Kaşgarlı Mahmutla röportaj yapabilmek için günlerce Edebiyat Fakültesi'nin koridorlarını arşınlayan gazeteciler mi, Seyyid Kutub'a mektup yazıp, "Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa onlardan birkaçını adresime ücretsiz olarak gönderebilir misiniz?" diyen cami imamlarını mı, ne ararsanız...
Geçen gün kitapçıya girdim, Ferit Edgü'ün bir romanını alacağım. "Eylül'ün Ortasında Bir Yazdı kitabı var mı?" diye sordum.
"O yok" dedi tezgâhtar bayan, "Ama yaz'la ilgili başka bir kitap verebilirim. Gel de çatlama.
Dersin ki gömlek satıyor, "Pantolon uyduramadık gömlek verelim" hesabı.
Kızım ben ne aradığımı çok iyi biliyorum, sen ne sattığını biliyor musun bakalım?
Çağdaşlaşmak, asrileşmek adına "alafranga kültür ithalatçılığı'na soyunan, "yükselmek" ve "ilerlemek" fikrini kötü bir Tanzimat alışkanlığı olarak hep "din dışı alanlarda arayan necip Türk ilericisi...
Dine düşman...
Etik'e düşman...
Geleneksel değerlere düşman...
Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız; düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin. Çağdaşlaşmanın halk vicdanında adı asrîleşmektir; asrîleşmek, yani maskaralaşmak, gâvurlaşmak. Kırk yıllık Kâni'nin Yâni olamayacağı, Türk'ün akl-ı selimi için bedahetlerin bedaheti; bir medeniyettin başka bir medeniyete istihale edemeyeceği Danilevsky'den beri bir kaziyye-i muhkeme
Toktamış Ateş gibi "salih" ve "sahih" bir kemaliste tahammül edemeyenler, ellerine fırsat geçse bize ne yapmazlar acaba?
İstiklal Mahkemelerini yeniden ihdas edip, darağaçlarını kurarlar mı, kurarlar...
Hadi "Millet olarak okumuyoruz", okumaktan korkuyoruz, biliyoruz ki okuyunca başımız beladan kurtulmayacak; üstelik, bu maaşlarla hangi kitaba para yatıracaksın, zor...
Ama, "fert olarak" da okumuyoruz ki... İşi "okuma"yla olanlar da okumuyor.
Başka bir tezgâhtar kardeşiniz de, bir gün, "Dostoyevski'nin yeni romanı'nı satmaya kalkmıştı da, elimden bir kaza çıkmadan zorlukla uzaklaşmıştım oradan. Neler neler...