Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Madam Bovary
Gustave FlaubertMadam Bovary Yorumları ve İncelemeleri
Madam Bovary yorumları ve incelemelerini, Madam Bovary kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Madam Bovary puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
416 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle söylemeliyim ki bu kitap zamanında ahlaksızlığa teşvik suçundan dava açılmış bir kitap olduğunu okuduktan sonra öğrendim. Türlü entrikaların döndüğü, bir kadının bitmek bilmeyen istek ve arzuların peşinden koşarken hayatının bir parçası olan masum insanlarla beraber kendisini nasıl bir felakete sürüklediğini görüyoruz. Doymak bilmeyen nefis ve insanların daima kendisi olmayanı istemesi, paranın ve gücün gözümüzü nasıl boyadığını, menfaatçi sevgi ile gerçek sevginin farkını, aile hayatında karı kocanın birbirine olan güveni ve sevgisinin önemini daha birçok şeyi gözler önüne seren birçok ahlaksızlık içerirken aslında bir o kadar da sağlam dersler veren edebi güzel bir eser.
Bir kocanın, hatta eşine çok aşık her ne isterse yapan onun mutluluğu için herseyini veren ama yoğunluğundan da pek de ilgisini gosteremeyen bir kocanın ( ki aldatmak için bu bahane olmamalı ) bu boşluklardan fırsat bilen karısının hayal alemindeki, okuduğu kitaplardaki erkeği bulmak veya daha büyük hazlar almak için kocasını ve ailesini hiçe sayarak herkesin hayatını yok etme pahasına giriştiği yasak ilişkileri anlatıyor.
23 günde bitirdiğim bir kitap... Flaubert'ten okuduğum ilk kitaptı. Elimde neden bu kadar süründü bilmiyorum ama gerçekten zar zor bitirdim ve inatla yarım bırakmayıp devam ettim. Bitirdikten sonra okuduğum yorumlarda çoğu kişinin de ağır ilerlediğini gördüm. Gerçekten de bana kalırsa ağır bir kitaptı. Olayların gelişimi, çözümü çok anlaşılır bir şekildeydi ama betimlemeleri o kadar fazlaydı ki bu kadar uzun sürede okumama sebep olan da buydu büyük ihtimalle.
Yer yer sıkıldım, uykum geldi ama kitapta en çok betimlemeler dışında karakterlere odaklandım. Başlangıcı ve sonu çok başkaydı, karakterlerin her biri ile empati yapmak ve onları anlayabilmek de çok kolaydı çünkü hepsinin mutlaka bir yerden bir eksiği ya da hayatın gösterdiği farklılıklar vardı.
Emma o kadar çalkantılı bir karakterdi ki ona karşı olan düşüncelerimi çözemedim. İyi ki yarım bırakmayıp devam etmişim. Böyle bir sonu görmesem çok şey eksik kalırdı çünkü. Flaubert kalemi ile tanışmak beni inanılmaz mutlu etti. Şöyle dönüp bir baktığımda cidden usta bir yazarın elinden çıkmış olabildiğini görüyorum. Ne kadar ağır gitse de aklımdan silinmeyecek bir hayat bıraktı bana.
"Kendi yaşayışına gelince, penceresi kuzeye bakan bir çatı katı gibi soğuktu, sıkıntı denen sessiz örümcek de karanlıkta yüreğinin dört bir köşesinde ağlar örüyordu."
Madam Bovary'nin hislerini anlatan en iyi cümlelerden biridir kuşkusuz. Her yeni gününde, her yaşantısında içinde hayata karşı olan soğukluğun kat kat arttığını çok yakından hissettik. Öyle ki, bazı yerlerinde sıkıntıdan derin nefes alıp verişlerim oldu.
Emma Bovary,
Keşke bardağın dolu tarafını görebilseydin. Seni çok seven eşini, güzeller güzeli kızını, mütevazı hayatını sevebilseydin de senin hikâyenin sonu mutlu bitseydi.
Evet, mutlu sonla biten bir kitap değil ne yazık ki. Gerçi ben nedense güçlü bir kadının yasam mücadelesini okuyacağımı zannediyordum. Arka kapağı okumamıştım ama Can Yayınları Klasik Kadınlar serisi altında çıkartınca niyeyse güçlü bir karakter göreceğimi düşünmüştüm ama Emma Bovary'nin karakteri ve yaşamı bambaşka. Stefan Zweig'ın Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabını okurken de aynı hislere kapılmıştım. Neden diyorum, Neden insan kendi hayatını mahveder? Neden senin olmayan, hiç olmayacak birisi uğruna, senden çok uzak bir yaşam uğruna bir ömrü heba eder, kendini mutsuzluğun derin çukurlarına iter? Bilmem, belki de bazı insanların gayesi budur. Kendine hayatı zehretmek.
Her şeye rağmen, ne kadar kızsam da Emma'ya onu sevdim. Onu yaşadıkları ve beğenmedikleri ile değil de, sahip olup göremedikleriyle sevdim. Hoşça kalın Madam Bovary. Geleceğiniz karanlık, kapkaranlık bir koridormuş sahiden, kapısı açıldı. Biz de seyrettik.
İçerik Bilgisi Var!!!
Gustave Flaubert'in müthiş eseri. Dünya üzerinde, başka romanları en fazla etkileyen romanların başında gelen bir eser. Bu eserler arasında Tolstoy'un Anna Karenina'sını, Stefan Zweig'ın Korku'sunu, Türk edebiyatında ise Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu'sunu sayabiliriz.
Gustave Flaubert realizm akımın öncülerinden biri. Akımın etkilerini
EMMA ZİYAGİL..
İlk toplumsal gerçekçi roman olan Madam Bovary, Charles adında genç bir doktorla gözünü hırs, şehvet, para bürümüş, hiçbir şeyle mutlu olmak nedir bilmeyen Emma adında bir kızın yaşamını anlatan eserdir.
Emma hayatını arayışlarla geçiren hep yeni şeyler arayan ve hep farklı adamlara giden, farklı hayatlara imrenen birisi. Charles ise Emma'nın başkalarına duyduğu aşkın farkında bile olmayan biri. Hiç mi insan şüphelenmez anlamıyorum diyorum ama bazen insan karşısındaki kişiye öyle çok değer verir ki - konuşmasa dahi davranışlarından dolayı- onun incitecek bir davranışta bulunacağını düşünmez. ("Aşkın gözü kördür" atasözü bu olsa gerek.) Emma'nın en çok seveni Charles idi. Fakat sürekli ihanet etti, bu durum çok üzücüydü. Oysa seven insan daha duyarlı ve hassas olmalıdır. Karşısındakini üzmemeli ve incitmemelidir. Bunu en iyi Erich Fromm şu sözleri ile açıklamıştır: "insan seviyorsa şu iki şeyi asla yapmaz ve yapmamalıdır da. Aldatmamalı ve ağlatmamalı. Çünkü aldatmak insan onuruna, ağlatmak ise insan yüreğine yapılmış en çirkin saldırıdır."
Evet, Emma bayağı diye tabir edebileceğimiz bir kadındır. Ne var ki çok daha kötülerine şahit olmaktayız..
Sonraları çıkmaza düşen Emma trajik olarak intihar eder. Ona çok seven Charles kederinden mahvolur ve kısa zaman içinde O da ölür. Ayrıca anlatımında akıcı üslupla ayrıntılı betimlemeye yer veren Flaubert’in Emma’nın ölümünü sayfalarca betimleyip Charles’ın ölümünü “Düştü, öldü.” diyerek bitirmesi de beni ayrıyeten üzdü..
Madame Bovary Kitap İncelemesi
Bu roman realizmin ilk ve önemli örneklerinden biridir. Avrupada romantizme karşı realizmin zaferini ilan eden eser olarak yankı uyandırmıştır. Konusunu gerçek yaşamdan konu alan bu eser roman kahramanı Emma Bovary’nin ahlaksız davranışlarını konu alıyor. Charles Bovary bir taşra doktorudur. Güzeller güzeli Emma Bovary ile evlenir. Emma maceraperest ve lüksüne düşkün bir kadın olmaya başlar. Evliliğinden, tek düze yaşamdan çok sıkılır ve kocası onu başka bir kasabaya götürür. İşte aslında olaylar tam olarak burada başlıyor. Emma burada çeşitli ahlaksız ilişkiler yaşar. Kocasını aldatır. Aynı zamanda yüklü miktarda borca girer. Bu olayların sonunda ne olacağını ben anlatmadan siz okuyup öğrenmelisiniz. Kitapta yer yer çok uzun betimlemeler var ve aslında buralarda çok sıkılmıştım. Kitabı bırakmak istedim fakat devam ettiğimde olaylar daha ilginç bir hal almaya başlayınca bırakamadım. Karakterlere gelince Charles gerçekten çok iyi niyetli ve eşine düşkün bir adam. Emma ise bana göre ne istediğini tam olarak bilmiyor ve sürekli bir arayış içinde. Yer yer çok sinirinizi bozacak davranışları var. Bence okunması gereken klasiklerden birisi ancak okurken sabırlı olmalısınız.
O kadar yorulmuştum ki eseri bitirene kadar. Bazen sayfaları hızlı çevirip bitirmek istiyordum. Bazen de konunun derinliğine kapılıp bir hemi gibi sürükleniyordum sahile. Emma isimli bir kadının nasıl şehvet para ve aşk uğruna hayatını hiçliğe sürüklediğini görüyoruz. Bunun sonucunda eşinin ve çoçuğunun hayatını da mahvetmiş kendisi ise hep aradığı aşka ve paraya varamamıştı. Yazarın bize iletmek istediği aslında elimizdekilerle yetine bilmemiz ve gücümüzün dışında hayal kurmamamız. Eğer ki gücümüzün sınırları dışında bir hayal kurarsak işte bu bizi uçuruma sürükler.
Önceden söylemek isterim ki kitapta ayrıntılar çok dikkate alınmıştır. Ayrıntıyı seven kişiler rahatlıkla okuya bilirler.
Madam Bovary okurken insanı biraz yoran bir kitap bence. Çünkü karakterden çok hoşlanmıyorsunuz ama kendinizi onun yerine koyunca da ya ama böyle de yaşanmaz ki diyerek onu haklı da buluyorsunuz. Hayata bir kere geldik bunu güzel yaşamak isteriz hepimiz. Eşimizin ise bu noktada rolü çok büyük ve önemli. Emma burada gerçekten çok yanlış bir tercih yapıyor ve bunun cezasını da ömrü boyunca çekiyor. Bütün her şeyin sonunda ise olan Charles’ a oluyor. Tek suçu çok sevdiği karısının hayallerini süsleyen o güçlü zengin adam olamamak. Emma onun aşkını görmüyor kıymetini bilmiyor ve kendisini Charles’ın yarısı kadar bile sevmeyen adamların peşinde kendini heba ediyor. Ama kim onu ne kadar severse sevsin Emma asla mutlu olabilecek bir kadın değil çünkü ne yapmak istediğini bilmeyen bir kadın bu da doyumsuz biri haline getiriyor. Onu çok mu seviyorsun yetmez daha çok sevmelisin, çok mu zenginsin istediği her şeyi aldın mı ama yetmez daha da zengin olmalı daha çok almalısın. Bu nedenle de onu asla mutlu göremiyoruz. Ve bu bir parça da herkesin içinde olan bir şey olduğu için de Emma’da kendimizden bir parça bulabiliyoruz. O noktada ise Emma’dan çok rahatsız oluyoruz. Okurken bana ben ne kadar ileri gidebilirim bu kadarına cesaret edebilir miyim diye düşündürdü. Bu nedenle de çok başarılı bir kitaptı.
GELİN KİTABI TARTIŞALIM :)SPOİLER İÇERİR!
Çok güzel bir başyapıttı gerçekten. özellikle betimlemeleri okurken çevirisinin ne kadar zor olduğunu gözümde canlandırdım. muazzam bir iş çıkarmışsın üstad ,eline sağlık Nurullah Ataç.
Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi Madame Bovary'nin hayatı gözler önüne seriliyor. Kadının sürekli değişen ruh hali insanlara bakış açısı bazen mutlu bazen
Öncelikle yazar Gustave Flaubert, Natüralizm akımının öncüsü olarak geçiyor. Kitap o dönemde toplumun ahlaki ve dini duygularına hakaret ettiği gerekçesiyle tepki toplamış ve yasaklanmıştır daha sonra temize çıkmış tabi.
Konu olarak; kitap Doktor Charles Bovary’nin, köyde babasını tedavi ettiği sırada beğendiği ve daha sonra evlendiği Emma ile başlıyor. Madam Bovary evleniyor ama hayalindeki aşkı ve tutkuyu bu evlilikte bulamadığını anlıyor. Hayalindeki aşkı bulmak üzere kapıldığı gönüller, bu uğurda başına gelenler ve iç dünyasını yakından okuyoruz.
Emma’yı yargılamakla ona acımak arasında gidip geldim sürekli. Çünkü bu kadın ilgiye muhtaç ama aynı zamanda hiçbir şeyle yetinmeyen, her şeyin en fazlasını isteyen biri. Kitapta en üzüldüğüm iki karakter Charles ve küçük kızı Berth oldu. karısının hovardalıklarını göremeyecek kadar kör olan bir eş, annesinin sevgisizliğine maruz kalmış sonra hayatındaki herkesi kaybedip yalnızlığa mahkum olan bu küçük kız Berth...
Kitap su gibi aktı, hiç sıkılmadan okudum diyemem ama iyi ki okumuşum diyebilirim. Eminim klasik kitap sevenler de çok sevecektir.
