Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rasyonalitenin Kökeni

Madde ve Mana

Saffet Murat Tura

Madde ve Mana Gönderileri

Madde ve Mana kitaplarını, Madde ve Mana sözleri ve alıntılarını, Madde ve Mana yazarlarını, Madde ve Mana yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşünce, anlamadır.
(...) beyindeki düşünce olayı, (...) rasyonel ilişkiyi azamileştirme maksadına yönelik bir anlamadır ve bizzat anlama olarak rasyonel sosyal yaşam pratiğinin parçasıdır.
Davranış, sözden önce gelir.
Davranış rasyonalitesini ele alırken evrimsel açıdadn beynin davranıştan sonra geliştiğini, davranış rasyonalitesini azamileştirme maksadına yönelik fizyolojik bir organ olduğunu görmüştük. O halde düşünce sosyal davranışın beyinde geçen bir parçası olarak görülebilir.
Reklam
Niçin sorusunun yanıtı olarak mânâ, maddi bir olaydan anlaşılan şeydir. Anlamaksa maddi bir olayda bizim için örtük olan mânânın yorumlama suretiyle bizim için belirtik hale gelmesi sürecidir. Yani niçin sorusunun yanıtı olarak mânâ, maddi olayda maddi bir özellik olarak zaten vardır. Yorumlamak suretiyle biz, bizim için örtük olan bu nesnel-maddi mânâyı bizim için belirtik hale getiririz yalnızca. ... Maddi bir olaydan anladığımız şey onun mânâsı (yani "niçin" sorusunun yanıtı) olduğuna göre, kısmi bir olayın (parçanın) mânâsı, onun bütünsel rasyonaliteyle rasyonel (maksadına uygun) ilişkisidir. Niçin sorusunun yanıtı olarak mânâ, parçayla bütün arasındaki maksadına uygun (rasyonel) ilişkidir. Bu durumda parçanın mânâsını anlamak, parçayla rasyonel bütün arasındaki rasyonel (nesnel maksadına uygun) ilişkiyi anlamaktır daima.
s. 151, 152Kitabı okudu
"O halde yokum". Bütün nihilist görünümüne rağmen diyalektik bir sonuçtur bu. Varoluşum, yalnızca Oluş'un uzay-zamanda koordinatları verilebilir nesnel bir kıpısı olarak varsa, kendi olarak ve kendi başına yoktur. Varoluşun varlığı oluşta yok olur. Wittgenstein "Yaşamla dünya birdir" diyordu. Onun tekbenci vurgusuna karşılık aynı cümle diyalektik materyalist olarak da telaffuz edilebilir. Çünkü sıradan dilde öncelikle beni ve dünyayı karşıtlık olarak kavrarım elbette. Ama varlığın ve hiçliğin diyalektiğinin dilinde dünyayı kavradığımda sadece oluşu görürüm, o halde yaşamımın oluşun nesnel varlığındaki yokluk olduğunu görürüm. 'Yaşam dünyadan başka bir şey değildir.' Anlam, parçanın bütünle maksadına uygun ilişkisi olduğuna göre, oluştaki yaşamımızın çok katmanlı bir anlamı vardır elbette. Aşk, ebeveynlik, sınıf mücadelesi... Ama yaşamımızın nihai anlamı, oluşla metafizik maksadına uygun ilişkisi olsa gerek. Bu maksatsa oluşun bizde kendisini kavramasına açık olmaktır, demek ki oluşta yok olmaktır. Gene de sanıldığı kadar kolay gerçekleşmez bu son vazife. ... "Gökte ve yerde hiçbir şey yoktur ki, kendinde hem varlığı hem hiçliği kapsamasın." (Hegel)
Sayfa 366Kitabı okudu
"Ateizm, delillendirilmemiş bir sav olmayacağı şeklinde özetleyebileceğimiz tutarlı bir genel epistemolojik tutumun makûl bir uzantısıdır."
Sayfa 17 - Metis
"Wittgenstein 'Yaşamla dünya birdir.' diyordu. Onun tekbenci vurgusuna karşılık aynı cümle diyalektik materyalist olarak da telaffuz edilebilir. Çünkü sıradan dilde öncelikle beni ve dünyayı karşıtlık olarak kavrarım elbet. Ama varlığın ve hiçliğin diyalektiğinin dilinde dünyayı kavradığımda sadece oluşu görürüm, o halde yaşamımın oluşun nesnel varlığındaki yokluk olduğunu görürüm. Yaşam dünyadan başka bir şey değildir."
Sayfa 366Kitabı okudu
Reklam
"Gündelik yaşantımızda kırmızı bir gül gördüğümüz için kırmızı bir gül gördüğümüzü söylediğimizi veya canımız acıdığı için canımızın acıdığını söylediğimizi düşünürüz. Oysa ister epifenomenalizm ister materyalizm yukarıda verdiğim açıklaması doğru olsun (ki başka seçenek yok gibi duruyor: Deneyimin ya da enerji büyüklüğü vardır ya da yoktur) bu tür gündelik düşüncelerimiz köklü bir yanılsamaya dayanıyor olmalıdır."
Sayfa 329Kitabı okudu
"Düşünce beyinde geçen maddi olaydır. Bu olayın fiziksel özelliklerini nörofizyolojiyle, anlam özellikleriniyse natüralist hermeneutikle anlarız. Bu iki yaklaşımla ortaya çıkan olgular arasında nedensel bir ilişki yoktur. Bu iki farklı epistemik çerçeve arasında derin metafizik (ontolojik) bir ilişki vardır yalnızca."
Sayfa 257Kitabı okudu
"Psikiyatri diğer sosyal yaşam pratiklerinin 'tamircisi' olan bir sosyal yaşam pratiğidir."
Sayfa 250Kitabı okudu
"Canlıların anatomik tasarım rasyonalitesinin türev bir rasyonalite olması durumu aşkınlığı gerektirir. Oysa evrim teorisi tam da bunun böyle olmadığını, söz konusu rasyonel tasarımların (canlıların) ortaya çıkması için aşkınlığın gerekmediğini, bu anatomik tasarımların ortaya çıkışının öznesi olmayan doğal evrim süreciyle açıklanabileceğini söylüyor. Occam'ın Usturası destekler bu sonucu."
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
"Dilsel kurallar olayları değerlendirmemizde ilk adımda bir önyargı oluşturmamıza, olaylar normalde seyrinde aktığında vakit kaybetmeden işlev görebilmemize yardımcı oluyorlarsa da anormal durumlar karşısında 'yanlışlanmaya' giderek değişmeye başlarlar."
Sayfa 104Kitabı okudu
"Psikanaliz ilk bakışta anlamsız görünen dilsel ve dilsel olmayan insan davranışlarının anlamını, bu davranışların örtük rasyonalitesini belirtik kılan yorumlar yoluyla araştırma çabası olarak gelişmiş disiplinlerden biri, muhtemelen en gelişmişidir."
"Cisimler, bilgisayarlar, bitkiler soyut rasyonaliteler veya manalar nedeniyle değil, belirlenimci veya olasılıkçı doğa yasaları çerçevesinde gerçekleşen neden-sonuç ilişkilerine göre hareket eder. Birer cisim olan biz insanların hareketleri için bile etkin neden bildiğimiz kadarıyla beyindeki fiziksel olaylardır. Öte yandan temelde fiziksel hareket olmayan hiçbir insan davranışı da yoktur. İşte burada büyük bir metafizik problemle karşılaşıyoruz."
Öznesiz bir zihin olarak rasyonalite...
Ya da bir bitkinin, örneğin günebakanın hareketlerini ele alalım. Gün ışığından daha çok yararlanmak için güneşe döndüğünü, suya ulaşmak için köklerini uzattığını, hatta ışıktan daha fazla yararlanmak için diğer bitkilerle yarışıp boyunu uzattığını söyleyebiliriz. Biyolojiden habersiz pek çok insan canlı doğayı anlamaya çalışırken şüphesiz temel bir biyolojik haklılığı da olan bu tür yorumlarla yetinir. Demek ki bitkinin fiziksel hareketleri, evrim sayesinde gelişmiş ince moleküler biyolojik mekanizmaların dış koşullarca tetiklenmesinin fiziksel sonucu olmasına rağmen, biz bunları yorumladığımızda bunları bizim için anlaşılabilir kılmış, yani rasyonel bir zihnin neden olduğu davranışlar olarak görmüş oluruz. Bu iki örnekte de yorumlamanın yorumlanan amile bizim için anlaşılabilir kılınmış, rasyonel, zihinsel, bir anlamda insani özellikler atfettiğini görüyoruz. Üstelik her ne kadar bitkiye (veya bilgisayara) bir zihin atfetmek yanlışsa da belli bir rasyonalite atfetmek pek de yanlış olmayabilir. Nitekim animistik atalarımızın doğayı açıklamakta sıkça kullandığı bir yöntemdir yorumlama. Animizmin yanlış bir dünya görüşüne dayandığını, yanlış nesnelere uygulandığını düşünsek de doğada (evrende) belli bir rasyonalite ve mana aramak pek de yanlış olmayabilir. Nitekim bu kitapta doğadaki rasyonalitenin ve mananın kökenlerini de göreceğiz.
141 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.